© Haber Rize 2022

AK Parti Sözcüsü Çelik: ”Türkiye küresel bir aktördür”

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu.

Çelik’in konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“İlk devlet başkanımız, ilk Cumhurbaşkanımız Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten bugüne kadar bu millete hizmet eden başta Atatürk olmak üzere herkesi rahmetle anıyoruz. Bu devlete, bu millete hizmet etmek her zaman onurların en büyüğü oldu. Aynı şuurla, azim ve iradeyle geleceğe yürüyoruz.

Zorlukların bir kısmı dışarıdan bir kısmı içeriden kaynaklandı. Vesayet, askeri darbe dönemleri, demokrasi ve geleceğimizden çalan dönemlerdi. 28 Şubat, 17-25, FETÖ ve darbe teşebbüsü cumhuriyet ve demokrasimize yönelen iç tehditler geleneğinin en kirli ve en alçaklardan biri olarak kayda geçti. Ama büyük millet iradesi her zaman olduğu gibi bu girişimi de altüst etti. Dünyada bütün meclisler, bir kurtuluş savaşının sonunda kurulmuştur. TBMM’nin ise bütün dünyadaki meclislerden bir farkı vardır. O da bizzat İstiklal savaşına emir komuta etmiştir. İki kere gazi olmuş bir Meclis’tir. Dolayısıyla devlet hayatında görev yapan herkesin bu ruhla ve kararlılıkla geleceğimizi inşa etmek üzere adım atması gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz.

Geçmiş yıllarda yaşadığımız krizlerin en büyüklerinden bugün de devam eden, aslında arkasında siyasi proje beslenen PKK, DEAŞ ve FETÖ’ye kadar çok yönlü terör saldırısı milli egemenliğimizi tehdit etmeye çalışıyor. Buna en güçlü ve kararlı duruşu vermeye devam ediyoruz. Dolayısıyla bu yüzüncü yıl önümüzdeki on yıllara en güçlü şekilde ilerlememiz için geleceğe bakabileceğimiz dönem oluşturuyor.

Türk siyasetini felç eden, her zaman içeriden sabote eden, içeriden suikast girişimleri düzenleyen yaklaşım, sürekli olarak sistem tartışmaları yaptığımızda, siyaset üretmeye çalıştığımızda rejim krizi üretmek üzere kurumsallaşmış bazı yapıların olmasıydı.

Hatta bunlar siyasi parti görünümünde olabiliyorlardı. Yargının, askeri bürokrasinin içerisinde olabiliyorlardı. Ama hepsini birleştiren nokta, bir rejim krizi çıkarma partisi gibi hareket ediyorlardı. TBMM’de bir yasa görüşürsünüz, tarım, sanayiyle ilgili, onu bile rejim krizine dönüştürmeye çalışırlar. Halbuki Türkiye’nin kendi kendiyle rejim problemi yoktur. Geçen on yıllar içerisinde karşı karşıya kaldığımız pek çok olayda Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olarak kurumsallaşmıştır.

Cumhurbaşkanımız yeni yıl vesilesiyle özetin özeti olacak şekilde 254 hizmet kalemiyle ilgili açıklama yaptı. TOGG’un yakında yollarda görülecek olmasından, ülkemizin bağımsızlığı açısından, ve büyük bir enerji oyuncusu olması açısından, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğin kerteriz noktalarından biri olması açısından bulunan doğalgaz, petrol rezervleri çok önemli dönüm noktalarını teşkil ediyor.

EYT düzenlemesinden 3600 ek göstergesine, Gabar’daki petrol keşfine kadar pek çok konuda güçlü adımlar atıldı. KYK borçlarının silinmesi gibi birikmiş sorunların çözümünde ne kadar hızlı davranıldığı görülüyor.

Artık Türkiye dışarıdan yapılan birtakım girişimlerle ya da içeride bünyesinin zayıflatılmasıyla manipüle edecek bir ülke değildir. Türkiye küresel bir aktördür. Bu herkes tarafından kabul görmektedir. Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına bu özgüvenle, içi ve altı dolu özgüvenle girecek şekilde bu seneyi karşılamış oluyoruz.

Karşı karşıya kaldığımız en büyük problemlerden bir tanesi Rusya-Ukrayna savaşı ile ortaya çıkan bölgesel ve küresel tablo. Atatürk’ün ’yurtta sulh, cihanda sulh ilkesiyle’ sıkı sıkıya bağlı şekilde, etrafımızda sorun ve savaş istemediğimizi, sorunların diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğini her defasında vurguluyoruz.

En son tahıl krizi, enerji krizi, esir takası Cumhurbaşkanımızın dirayetli yönetimiyle son derece usta bir şekilde yönetilmiş ve Türkiye etrafımızdaki bu güçlü türbülansın içerisinde güvenli liman olarak yoluna devam edebilmiştir. Dolayısıyla Rusya’nın ilhak ettiği bölgelerden çekilme iradesinin olmaması, bütün bunlar resmi bir barış anlaşmasını bırakın, kalıcı bir ateşkesin bile ufukta görülmediğini gösteriyor. Önümüzde uzun bir soğuk savaşın görülmeye başladığını söyleyebiliriz.

Bütün bu savaş tablosu içerisinde barışı mümkün kılabilecek yegane performans Cumhurbaşkanımızın siyasetiyle Türkiye’den gelmişti. AB toplantılarında Cumhurbaşkanımız, Türkiye olmadan Rusya-Ukrayna meselesini konuşabilecekleri gibi yanılgı içerisine girebiliyorlar. Türkiye’nin masada olmadığı bir AB toplantısında Rusya-Ukrayna meselesinin konuşulması, diplomasi olarak bile ifade edilemez. O sadece zihinsel egzersiz düzeyinde kalır.

2002 açısından bin 218 gündür evlat nöbeti tutan Diyarbakır anneleri, 2022’de bütün dünyanın en büyük vicdan nöbetine imza atmıştır. Teröre karşı insan hakları temelinde çocuklarına kavuşma temelinde yapılmış dünyadaki en büyük eylemlerden biridir. Onlara destek vermeyenler utansın.

Basit soru soralım; bu terörle mücadele verilmeseydi ne olurdu? Bugün Türkiye kendi şehirlerinde her gün terör örgütlerinin can aldığı, bombalı saldırı gerçekleştirildiği tablolarla haftada birkaç kez karşı karşıya kalırdık. Hemen sınırımızın ötesinde, dibinde Suriye ve Irak topraklarında PKK, PYD, YPG’den DEAŞ’a kadar birtakım unsurlar devlet türü yapılar kurmuş olurlardı. Bu mücadele verilmeseydi FETÖ en sinsi yollarla tekrar sahne almak için her türlü yolu denerdi.

Bu sene ilk kez oy kullanacak genç kardeşlerimiz, hiçbirimizin sahip olmadığı ayrıcalığa sahipler. Onlar 100. yılında Cumhuriyetin daha ileriye gitmesi, Türkiye Yüzyılı’nın hayata geçmesi için büyük imkana sahipler. Türkiye’de siyasete ve devlet hayatına yön vermeye çalışan provokasyonlar bertaraf edilmiştir. Bu sebeple gururla, onurla, şanla cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağız ve yeni yüzyıla, Türkiye Yüzyılı’na bu ufka hep beraber, dayanışma içerisinde ulaşacağız.

Dış politika açısından Balkanlardaki gelişmeleri, Kosova ve Sırbistan arasındaki gerginliği yakından takip ediyoruz. Bosna Hersek’teki hükümet kurma çalışmalarını yakından takip ediyoruz. Balkanlar’da herhangi bir şekilde vekalet çatışmalarına müsaade etmeyecek tek irade Türkiye’dir.

Soru-Cevap

Soru: Uzun bir sürenin ardından Türkiye-Suriye-Moskova Savunma Bakanları Moskova’da bir araya geldiler. Bu görüşmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çelik: “Suriye meselesiyle ilgili olarak bütün dünyanın önemli devletleri karşı çıksa da Türkiye Suriye halkının faydasına olacak şekilde, Suriye’nin reformlar yapması, dünyayla entegre olması için güçlü bir irade ortaya koydu. Sayın Cumhurbaşkanımızın Suriye, Şam, Halep’e gidiş gelişlerinde yanındaydık. Kendi siyasetimiz açısından Arap Baharı ile ortaya çıkan dalganın bölge ülkelerini sarsacağını bunun oradaki devlet yapılarını yeni meydan okumalarla baş başa bırakacağını gördük ve değerlendirdik.

O zaman bu ülkelerin birtakım reformlar yaparak bu dalgalar karşısında daha kapsayıcı yaklaşım üretmesiydi. Bu aslında iyi gidiyordu. Bir dönem bazı bürokratlar oraya gidip gelmeye başlamışlardı. Biz bunları yaparken dünyanın önemli ülkeleri Suriye’ye tırnak içinde ‘haydut devlet’ muamelesi yapıyordu. Hatta bizim bu şekilde ilişki kurmamız konusunda da zorlamaya çalışıyorlardı. Ama biz Suriye halkının faydasına olacak şekilde bunu sürdürdük. En son bütün süreci reddeden ABD bile Şam’la temas kurdu. Daha sonra katliamlar, öldürmeler, kötü görüntüler bu ilişkilerin kopmasına yol açtı. Türkiye, her zaman Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olmuştur.

Burada Cumhurbaşkanımız iradesini net bir şekilde ortaya koydu. Milli İstihbarat Teşkilatları arasındaki görüşme, şu anda Rusya’da yapılan görüşmede olduğu gibi Milli Savunma Bakanları arasında bir görüşmeye evrilmiştir. Bundan sonrasında diğer siyasi temaslarla birlikte bütün bu süreç olgunlaşarak en üst düzeyde görüşmenin ajandası oluşturulacaktır. Şimdiye kadar gelinen noktadan memnunuz.

İsrail’de birtakım basın yayın organlarında nitelendiriliyor. ‘Aşırı sağ bir hükümet işbaşına geldi’ buna nasıl etkiler diye. Kudüs konusunda, yasadışı yerleşimler konusunda, iki devletli çözüm konusunda hassasiyetlerimizi koruyoruz. Mescid-i Aksa’nın statüsü konusunda hassasiyetimiz açıktır. Bütün bunlar içerisinde sorunları konuşmaya devam edeceğiz.”

Soru: Seçim tarihi konusu

Çelik: “Bu seçim takvimiyle ilgili gündem, seçimin 18 Haziran’da yapılması yönünde irademiz var. Çıkabilecek bazı sıkıntılar, vatandaşlarımızın yurt dışında seyahat dönemi olması, çeşitli şekillerde ülkemizde hareketliliğin yaşandığı dönem olması sebebiyle değerlendirme yapılıyor. Bu tabii ki bir erken seçim düzeyinde tarih değerlendirmesi olmayacak. Bununla ilgili kesin bir karar yoktur, olunca sizinle paylaşacağım.”

Soru: DEVA ve Gelecek Partisi liderlerinin söylemleri konusu

Çelik: “Kişiler çeşitli ortamlarda son aldıkları pozisyona göre geçmişi yeniden yapılandırabiliyorlar. Ben geçmişte şöyle yapmıştım, yeterince destek verilmedi gibisinden. 6’lı Masa seçmenlerine bir profil göstermek için, birileri de yeni profil tarihselliği üretiyorlar. ’Ben o zaman şunu demiştim, o yüzden işler iyi oldu’. Bunların hepsi siyasi itirafçılık. Başka bir seçmen kitlesini kandırmış oluyorsunuz. O dönemde beraber siyaset yapan pek çok kişi AK Parti yönetiminde, Bakanlar Kurulu’nda. Büyük demokrasi kahramanları, terörle mücadele kahramanları şekilde yapılan konuşmaları da dinliyoruz. Saygınlık geçmişte bir şey yapmışsanız, bir yolu beraber yürümüşsünüz, o zamanın hatıralarına, yaşanmışlıklarına saygı duymakla olunur.”

Soru: “Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş konusu

Çelik: “Ailesine başsağlığı diliyoruz. Burada bu menfur olay gerçekleştikten sonra yapılan yorumların birçoğunu gördük, bunların hiçbirine itibar edilmemesi gerekir. Bir ölüm üzerinden siyaset yapmaya kalkanlar var. Bunların tutumu ahlaki değil. Sonuç olarak emniyet güçleri, Türkiye’nin adliyesi bu konunun bütün boyutlarını ortaya çıkaracaktır. Bu tip meselenin örtbas edilecek gibisinden yaygınlaşmaya çalışmalarını tespit ettik. Bunların hepsi başka amaçlara matuf olarak gündeme getirilmiştir. Adliye ve emniyet güçleri başındadır. Olay bütünüyle aydınlatılacaktır.”

Soru: Paris’te yaşanan olaylar hakkında değerlendirme

Çelik: “PKK terör örgütünü en güçlü şekilde faaliyet yürüttüğü ülkelerden bir tanesi Fransa. Fransa onların faaliyetleri himaye ediliyor. Terör örgütü bayrak ve sembolleriyle eylemler yaptılar. Gelinen noktada terörü himaye etmeyin demiştik. Avrupa’yı yükselen faşizm karşısında ciddi bir şekilde uyarıyoruz. Kim terörü himaye ederse, terörist faaliyetlere müsaade ederse yarın bir gün bunlarla yüzleşmek durumunda kalır. Bunun çaresi, gelin hiçbir ayırım yapmayan terör örgütleriyle mücadelede iş birliği yapalım.”

Hibya Haber Ajansı

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER