Egitim'de Kazan Kaynıyor…
GündemGazeteci- Eğitimci Semra Sakarya eğitim üzerinde oynanan oyunları masaya yatırarak, eğitimde kazanın kaynadığını iddia etti
Son günlerde Rize İl Milli Eğitim Müdürlüğünde adeta kazan kaynıyor… Son bir yıldır, kulislerde dillendirilen ilçe milli eğitim müdürlerine yönelik yapılacağı planlanan rotasyon söylentileri… Kalkandere İlçe Milli Eğitim Müdürünün uzman kadrosuyla merkeze alınmasıyla adeta ayyuka çıktı. Eğitim camiasında özellikle son iki üç yıldır gerçekten ahlak sınırlarını zorlayan bazı usulsüzlükleri ve kumpasları araştırıyorduk. Birçok eğitimciyle birebir görüşmeler yaparak bilgi ve belgelere de ulaştık. Devam eden yargı süreçlerini sabırla takip ederek, mesleğimizin onur ve şerefine yakışır bir şekilde kamuoyunu yaşanılan süreçlerle alakalı doğru bilgilendirmek için çalışıyoruz. Sitemizde yayınlanan bir haberimizi ya da yazımızı kulaktan dolma dedikodularla değil, icra ettiğimiz mesleğimizin sorumluluk bilinciyle araştırma yaparak belge ve şahitleriyle ortaya koyabilecek şekilde hazırlıyoruz.
Peki, Rize İl Milli Eğitim Müdürlüğünde “Kazan Neden Kaynıyor?”… Merhum İl Müdürümüz Ahmet Hamdi Yılmaz’ın kalp krizi neticesinde, ani ölüm haberiyle boşalan İl Müdürlüğü makamına herkes yerelden bir atama yapılacağını beklerken, bakanlıkta daire başkanlığı yapan Sayın Yaşar Koçak bir anda kendini Rize’de İl Müdürlüğü yaparken buldu. İki yılı aşkın bir süre yürütmüş olduğu İl Müdürlüğü görevinden ayrılan Yaşar Beyin yerine ise adeta bir sürprizle, Sinop Maarif Müfettişlerinden Engin Emen Rize İl Milli Eğitim Müdürü olarak atandı. Eğitim camiasının çoğunluğu bu atamayı doğal karşılarken; yaşlı kurtlar olarak tabir ettiğimiz, deneyimli eğitimci ve siyasetçiler ise belikli bir temizlik operasyonu yapılacak görüşünde birleşmişlerdi. Evet, bir temizlik operasyonu yapılacaktı ama bu ismi gibi temiz algılanacak bir operasyon değildi. Aslında yapılan görevden alma ve atamaların amacı önceki Rize Millet Vekili olan Hasan Karal’a yakın isimlerin temizlenmesiydi. Tüm eğitim camiasında merhum müdür Ahmet Hamdi Yılmaz’dan önce vekâleten bu görevi yürüten eski il müdür yardımcısı Mustafa Kalender’in il müdürü olarak atanacağı beklentisi vardı. Lakin ilimizde yapılan atamalarda liyakat hiçbir zaman ön planda olmadığı için siyasetçe sayın kalenderin defalarca hakkı yendi. Ve sonuçta ani alınan bir kararla uzman kadrosunu alınarak aktif görevinden uzaklaştırıldı. Aynı akıbet diğer il müdür yardımcısı olan Salih Yelkenci içinde geçerli oldu.
Görevden alınan il müdür yardımcılarının yerine ise biri yerelden olmak üzere diğeri ise yine Sinop ilinden iki yeni atama yapıldı. Görevden almalar ve yapılan atamalar tüm eğitim camiasında hoşnutsuzluğa ve homurdanmalara sebep oldu. Gerçektende yıllarca hizmet vermiş bu isimlerin hiçbir gerekçe belirtilmeden, böylesine siyasi bir operasyonla görevden uzaklaştırılmaları hoş değildi. İşini yapanı değil de siyasi olarak söz dinleyeni koruyorlardı. Yapılan yeni atamaların ortak noktası da buydu. Belli ki emir eri aranıyordular. Keza Kalkandere İlçe Milli Eğitim Müdürünün değiştirilmesinin de asıl sebebi buydu. Sekiz yıl gibi bir süre Kalkandere gibi zor bir ilçede görev yapmak herkesin harcı değildir. Bir yılı aşkın bir süredir, sebep arayan mecralar… En son patlak veren, bilişim sınıfını önce çarpıtıp, ardından bahane ederek… Yeni bir skandala imza attılar. Görevden alınan ilçe müdürünün tüm ısrarına rağmen dört yüz öğrencisi olan merkez Atatürk okuluna verilmeyen bilgisayarlar, ilin ve siyasetin talimatıyla seksen öğrencisi olan Ormanlı okuluna veriliyordu. Bu olay bile kamuoyuna doğru bir şekilde anlatılmıyordu. Yani kısacası ilçesi için doğru olanı yapmaya çalışan müdürü, gözünün üstünde zaten kaş var denilerek… Görevden alıyorlardı. Peki, yapılan yeni atama… Bence konuşmaya bile gerek yok. Biz dama mühim konulara değinelim.
Evet, kazan kaynıyor. Bu kazanın içinde neler mi var? Neler yok ki! Görevden almalar, siyasi atamalar, torpiller, soyadı terfileri, kumpaslar, yenilen rüşvetler, tanzim kömür satışları, sponsorluklar, yarışmalar, organize işler ve belki bilerek ya da bilmeyerek ortak olunan suç şebekeleri… Daha saymaya gerek var mı? Tüm bu entrikaların ortasında bulunan çiçeği burnunda görevine yeni atanan kibaroğlu….Kazandan etrafa yayılan pis kokuları engellemek için kapağı kapatmaya çalışıyor.Eeee kapağı kapanan kazan…Düdüklü misali fokurdadıkça baskı yapıyor.Çaresiz bir şekilde kazanın üzerine çıkarak bastırmaya çalışıyor.Kazan fokurdadıkça, psikolojisi bozuluyor.Etrafından yardım istiyor.Siyasete yalvarıyor.Ben, siz ne derseniz onu yaptım diyor…Doğru ama siyasetin bilmedikleri de var.İşte o kısımları pey der pey yazacağız inşallah…Ne demişti atalarımız; alma mazlumun ahını…Çıkar aheste aheste… Yalnız bu kazan patladığında… Çok kişiye zarar verecek. Bilerek ya da bilmeyerek suça iştirak edenler… Kamunun avukatı olması gerekirken, şahısların avukatlığına soyununlar, bilsinler ki papaz her zaman pilav yemez. Siz zaten adliyelere yabancı değilsiniz… Bir kez de sanık olarak yargılanmanız ağırınıza gitmez.
Görevden almaların devamı olacağı söyleniyor. Hatta sıradaki görevden alınacak ilçe müdürünün aslında ilçe müdürleri arasındaki en başarılı ve aktif olan kişi olduğu konuşuluyor.Parti mensubu bir bayanın eşini müdür yapma çabaları benim bile kulağıma geldiyse, ne diyeyim… Ama sizin için başarının bir öneminin olmadığı çok aşikâr. Eğer amaç başarı ve hizmet etmek olsaydı; soy adı kanunuyla atanan İyidere ilçe müdürü şimdiye kadar elli kez görevden alınırdı. Dayımın dediği gibi: “Ey gidi Nihat Mete Emice sen yaşasaydın… Getirip partinin kapısına atmıştın onu çoktan.” Amacı hizmet etmek olmayan bu torpilliler… Kendileri çalışmadığı gibi… Çalışan insanlara da huzur vermiyorlar. Kimisi ilçeden kaçıp gidiyor… Kimisine kumpas kuruluyor… Ne diyordu, hadis-i şeriflerinde Peygamber efendimiz: “Haksızlık karşısında susan… Dilsiz şeytandır.” Boynuzsuz koyunun bile boynuzludan hakkını alacağı ilahi mahkemede yakanıza yapışıp, Hakkın huzurunda yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz… Âlim Allah!
Her şey bir tarafa, yaşanılan servis kazası bir tarafa… Özel bir okula ait servis… Olmaması gereken bir güzergâhta, kendi okulunun dışında, başka devlet okullarının öğrencilerini de taşıyor ve yitip giden bir canın faturası bir şube müdürüyle hiç günahı olmayan bir şefe kesiliyor. Belli ki şube müdürü de torpilsizmiş. Asıl hesap vermesi gerekenler her zaman ki gibi aklanmış. Şimdi sizin aklınız alıyor mu ki? O özel okul servisi üst amirlerin bilgisi dışında bir şefin talimatıyla devlet okulunda okuyan öğrencileri de taşıyor. Bu dünya da işiniz iş… Tam vicdanlarınıza göre bir sistemde çalışıyorsunuz. Ama unutmayın bunun bir de öteki dünyada rövanşı var. Artan yakıt fiyatları, servisçileri mağdur etmiştir. Altı liraya ihale alıp, yirmi iki liraya hizmet sunanları düşünmeyenler, tuzunuz kuru dimi? Maaşlar yatıyor nasıl olsa. Nasıl böyle iyi mi?
Sizlere çok sevdiğiniz üstat Sezai Karakoç’un şu şiirini armağan etmek istiyorum:
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Siz bu şiiri çok seversiniz. Bende size ; “Ne yapsanız boş, göklerden gelen bir karar vardır.”kısmını hatırlatmak istedim. Enfal suresinin 30. Ayetinde dediği gibi ; “Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.”
İlginizi Çekebilir