Erdoğan: Daha fazla konser için başka ülkeye gidenlere acıyarak bakıyoruz
GündemCumhurbaşkanı Erdoğan, "Daha iyi arabaya binmek, daha iyi telefon alabilmek, daha çok konsere gidebilmek için başka ülkelerin kapısına varanlara acıyarak bakıyoruz" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Etlik Şehir Hastanesi Açılış Töreni'nde konuştu.
Erdoğan konuşmasında, "Özellikle sırf daha iyi arabaya binmek, daha iyi telefon alabilmek, sırf daha çok konsere gidebilmek için başka ülkelerin kapısına varanlara acıyarak bakıyoruz. Böyle hevesle yola çıkanların sığınacakları bir aile, sosyal bünye bulamayınca yaşayacakları pişmanlığı tahmin edebiliyoruz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasında satırbaşları şöyle:
"Bugün Türkiye 20. şehir hastanesine de kavuştu. Halen inşası süren 13 ve proje aşamasındaki 2 şehir hastanemizle birlikte bu sayıyı inşallah 35'e çıkartacağız. Şehir hastanelerimizin bir kısmı Etlik'te olduğu gibi kamu-özel ortaklığı ile bir kısmı da genel bütçeden hayata geçiriliyor. Milletimize en verimli en etkin, en hızlı, en yüksek standartta hizmeti ne şekilde verebileceksek o yöndemi devreye alıyoruz. Her ne kadar muhalefet çoğu yalan ve çarpıtma olan hezeyanlarla bu eserlere çamur atmaya çalışsa da dünyada ilk defa ülkemizde hayata geçirilen şehir hastaneleri modeli bugün pek çok ülke tarafından yakından inceleniyor.
BAY KEMAL'DEN BU ÜLKEYE HAYIR GELİR Mİ?: Alt yapıları artık iyice eskiyen ve yetersiz hale gelen gelişmiş ülkelerin sağlık konusunda nasıl acınacak bir durumda oldukları salgın döneminde tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmıştır. Öyle ki pek çok ülke sağlık hizmetlerini telefonla verecek derecede çaresiz kalmış adeta vatandaşlarını ölüme terk etmiştir. O dönemde hastanelerden, yaşlı bakımevlerinden yansıyan insanlık adına yüz kızartıcı manzaraları hepimiz gayet iyi biliyoruz. Savaş Ay'ın programını izlemiş miydiniz? Orada bay Kemal'in Sosyal Sigortalar Kurumu'nun başı olarak nasıl bir sefalette olduğunu görmüş müydünüz? Bay Kemal'den bu ülkeye hayır gelir mi? Gelmez, Sosyal Sigortalar Kurumu'nun başında sen ne yaptın ki bu ülkede ne yapacaksın?
ÇADIRDAN HASTANE OLUR MU?: Türkiye hem mevcut yaygın ve güçlü sağlık alt yapısı hem de hızla devreye aldığımız şehir hastaneleri sayesinde bu salgını en üst düzey sağlık hizmetleri veren bir ülke olarak geride bırakmıştır. Son asrın en büyük sağlık krizini milletimizi muhalefetin sahra hastanesi diyerek reklamını yaptığı derme çarpma yapılara muhtaç etmeden hamdolsun alnımızın akıyla yönettik. Ne yaptı bu CHP, Adana'da hali biliyorsunuz değil mi? Tuttular bunlar hali şehir hastanesi diye benim milletime satmaya çalıştılar. Utanmadan, sıkılmadan Bay Kemal oranın açılışını yapmaya gitti. Öyle çadırdan hastane olur mu? Ama Bay Kemal'e sorarsan olur. Çünkü hayatı böyle geçti. Kendi vatandaşlarımıza birinci sınıf sağlık hizmeti sunarken 161 ülke, 12 uluslararası kuruluşa da tıbbi yardım malzemesi gönderdik. Bugün dünya ile rekabet edebilecek seviyedeki kamu ve özel hastanelerimiz becerileri ve çalışkanlıkları herkesçe takdir edilen doktorlarımızla hizmet kalitesini yükselten alt yapımız ve nitelikli personelimizle sağlığın küresel yıldızı haline geldik.
GENÇLERİMİZİN HİÇBİR ŞEYE GIPTA İLE BAKMAYACAKLARI TÜRKİYE: Gençlerimize bırakacağımız en önemli miras, sağlık başta olmak üzere her alanda onlara hayallerini gerçeğe dönüştürecek ruhu aşılamak ve imkanı vermektir. Vatandaşlarımızın her birinin ama özellikle gençlerimizin başka ülkelerdeki hiçbir şeye gıpta ile bakmayacakları, gelişmişlikte bir Türkiye'yi inşa edene kadar bize durmak duraksamak yok. Haramdır, durmayacağız Türkiye'nin kaybetmeyi göze alacak tek bir evladı yoktur. Bila istisna her insanımız potansiyeli, enerjisi, kabiliyeti ile bizim için ülkemiz için milletimiz için değerlidir, kıymetlidir. Hiç kimsenin bu mümtaz hazineyi elimizden almasına rıza göstermeyeceğiz. Hiç kimsenin ülkenin birikimlerini heba edecek, milletimizin geleceğini tehlikeye atacak fütursuzluklar sergilemesine izin veremeyiz. Hele hele küresel yönetim mekanizmalarının yeniden kurgulandığı bir dönemde böyle bir felaketi asla göze alamayız. Bir gönül sultanı bakın ne diyor; İdrak kulağından gaflet kavuğunu çıkarmayana nasihat kar etmez. Elbette tüm bu söylediklerimiz idrak kulağı açık olanlar için bir anlam taşıyor. Bunun için milletimizin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da irfanı ve feraseti ile önündeki tablonun kendisine işaret ettiği farkı görerek Türkiye yüzyılı için en doğru kararı vereceğine yürekten inanıyorum. Bu yüzyılın adı Türkiye Yüzyılı.
SOSYAL MEDYADA GELİŞMİŞ ÜLKE GÜZELLEMELERİ YAPILIYOR: Eskiden beri gelişmiş ülkelerle mukayese ederek kendi eksiklerimize kusurlarımıza, yetersizliklerimize hayıflanan bir kesim vardır. Rahmetli Mehmet Akif'in bile batının fennine, tekniğine, bilimine olan gıptasını dile getirdiği şiirleri vardır. Hangi radikal ideolojiye mensup olursa olsun ülkemizi terk edenlerin istikametlerini hep Batı'ya çevirmeleri de kendi içindeki tutarsızlığa rağmen bir hakikat olarak tarihimizdeki yerini almıştır. Son dönemde sosyal medya mecralarında yine gelişmiş ülke güzellemelerinin yapıldığını özellikle gençlerimizin bilinçaltlarına mutlaka buralara gidilmesi fikrinin aşılanmaya çalışıldığını görüyoruz. Bunlara cevabı önce ülkemizin yakın dönemde yetiştirdiği en büyük mütefekkillerden Cemil Meriç'in diliyle verelim; Vatanlarını yaşanmaz bulanlar vatanlarını yaşanmaz kılanlardır.
ZENGİNLİKLERİNİN GERİSİNDE SÖMÜRGE DÜZENİNİ, KAN, VAHŞET VE SOYGUN TARİHİ VAR: Cemil Meriç'in dediği gibi Türkiye'yi böyle göstermeye çalışanlar aslında ülkenin bu hale gelmesi için her türlü sinsiliği yapanlardır. Gelişmiş ülkelerin bugünkü zenginliklerinin gerisindeki sömürge düzenini, kan, vahşet ve soygun tarihini bir kenara bırakıyorum. Bu ülkelerin en önemli alamet-i farikaları olan güvenlik ve refah sırça köşkü yaşanan her küresel krizle biraz daha çatlamakta biraz daha kırılmaktadır. Türkiye'nin sadece savaş bölgelerinden kaçanların değil gelişmiş ülke vatandaşlarının da adeta sığınağı haline dönüşmesinde bu acı gerçeğin payı vardır.
DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN GELEN MİLYONLARI BİZ MİSAFİR EDİYORUZ: Anadolu asırlardır her istikametten gelen mazlumların ve mağdurların sadece ve sadece insan vasıflarıyla kabul gördüğü belki de dünyadaki tek coğrafyadır. Bugün de dünyanın dört bir yanından gelen milyonları biz misafir ediyoruz. Ülkemizi bir kurtuluş kapısı veya kurtuluşa giden yolun geçiş yolu olarak görerek bu topraklara yönelen herkes aslında bize çok önemli bir mesaj veriyor. Yaşadığımız toprakların vatanımızın, devletimizin, ülkemizin mensubu olduğumuz milletin kıymetini kardeşlerim çok iyi bilmeliyiz. Vatanlarını kaybedenlerin, devletleri yıkılanların başlarına hangi felaketin geldiğini görmek için sadece kafamızı kaldırıp bir bakmamız yeterlidir. Sizi zor gününde sarıp sarmalayacak, gerektiğinde ekmeğini, aşını, suyunu bölüşecek bir milletin mensubu değilseniz vay halinize. Buna rağmen hala başka ülkelerin, başka toplumların, başka hayat biçimlerinin güzellemesini yapanların gayesi birey olarak bize iyilik etmek değil, tam tersine en büyük gücümüz olan sosyal yapımızı çökertmektir.
YAŞAYACAKLARI PİŞMANLIĞI TAHMİN EDEBİLİYORUZ: Özellikle sırf daha iyi arabaya binmek, daha yeni telefon alabilmek, sırf daha çok konsere gidebilmek gibi sufli heveslerle başka ülkelerin başka toplumların kapısına varanlara acıyarak bakıyoruz. Bugün böyle bir hevesle yola çıkanların yarın merhamet ve şefkat ihtiyacı duyduklarında sığınacakları bir aile, bir sosyal bünye bir devlet mekanizması bulamayınca yaşayacakları pişmanlığı tahmin edebiliyoruz. Her yeni küresel kriz, her yeni sınama, her yeni kaos dünyadaki insanların sadece bir kısmına hizmet eden mevcut güvenlik ve refah düzenini kökten sarsmaya devam edecektir.
İlginizi Çekebilir