Görme kaybına neden olan hastalıklara dikkat
SağlıkGöz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Nurcan Gürkaynak görme kaybına sebebiyet verebilecek hastalıklar olan; göz tansiyonu, üveit, retina yırtığı, keratokonus ve göz enfeksiyonları hakkında bilgi verdi.
Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Nurcan Gürkaynak görme kaybına sebebiyet verebilecek hastalıklar olan; göz tansiyonu, üveit, retina yırtığı, keratokonus ve göz enfeksiyonları hakkında bilgi verdi.
Glokom yani göz tansiyonu, göz içi basıncının görme sinirine zarar verecek kadar yükselmesi nedeniyle görme kaybına yol açan bir rahatsızlık olduğunu belirten Gürkaynak, “Göz tansiyonu sinsi bir hastalıktır. Göz içi basıncın sık artması nedeniyle görme sinirinin zayıflayıp kurumasına neden olan göz tansiyonu, tedavi edilmezse görme kaybına yol açabilir. Bu nedenle önceden teşhisi ve tedavisi büyük önem taşıyan hastalığın, ağrılı ve ağrısız olarak gelişen iki türü mevcuttur.” dedi.
Ağrılı olarak gelişen göz tansiyonu, oluşturduğu ağrı şikayeti sebebiyle tanıyı daha kolay hale getirdiğine değinen Özkaynak, “Ancak ağrısız ve sinsi bir şekilde gelişen ve gözde herhangi bir belirti vermeyen göz tansiyonu, kişinin uzun süre hastalığını bilmeden yaşamasına neden olabilir. Önlenebilir bir hastalık olan göz tansiyonu, ağrısız olarak geliştiğinde ve görme sinirinde herhangi bir zayıflık yaratmadığında önceden fark edilmesi güçtür; bu hastalık çoğunlukla 40 yaş ve sonrasında gelişebileceğinden en fazla 40 yaşından sonra gözlerde bir şikayet olmasa da mutlaka uzman bir göz hekimine başvurulması ve iki yılda en fazla bir göz muayenesinde tansiyonu için göz tansiyon ölçümlerin yaptırılması gerekir.” ifadesinde bulundu.
Üveit gözdeki uvea tabakasının bir kısmının veya tamamının iltihaplanması durumu olduğunu vurgulayan Özkaynak, “Enflamatuar bir rahatsızlıktır. Uveanın iltihabı gözdeki tüm dokuları çok fazla şekilde etkiler.Behçet hastalığı, çeşitli bakteri, virüs, parazit ve mantarlar, tüberküloz, bağışıklık sistemi hastalıkları, romatizmal hastalıklar ve göz travmaları gibi pek çok farklı hastalığın yol açabildiği bir göz hastalığı olan üveit, bazı durumlarda hiç belirti vermezken bazen de bir takım şikayetlerle kendini gösterir. Gözün içindeki damar tabakanın iltihabı sonucu ortaya çıkan üveit hastalığının ilk belirtileri; gözde kanlanma, göz küresi ve çevresinde şiddetli ağrı, ışığa karşı hassasiyet, görmede bulanıklık ve azalma ile gözde kızarıklık ve yaşarma şeklinde şikayetlerdir.” şeklinde konuştu.
Üveit hastalığının, önemli ve acil müdahale gerektiren bir hastalık olduğunu vurgulayan Özkaynak, “Tedavinin ihmal edilmesi durumunda hastalık ilerleyecek ve göz bebeğinde şekil bozukluklarından katarakta, göz tansiyonu yüksekliğine kadar kalıcı hasarlar bırakabilecektir. Tedavide öncelikli hedef, iltihabın kontrol altına alınarak görme kaybının önlenmesi ve göz çevresi ile küresinde oluşan ağrının ortadan kaldırılmasıdır. Üveit hastalığı bulunan kişilerin sıkı takibi önemlidir; hastalık tekrar edebileceğinden, kontroller düzenli olarak gerçekleştirilmelidir.” ifadesini kullandı.
Tedavi edilmediği takdirde körlüğe sebebiyet verebilecek olan retina yırtıklarının, miyoplarda ve yakın aile bireylerinde retina yırtığı olan kişilerde çok daha sık görüldüğünü belirten Özkaynak, “Her yaşta görülebilen ancak orta yaş ve üzerinde daha sık görülen retina yırtılmasının (retina dekolmanı) mutlaka tedavi edilmesi gereken bir göz hastalığıdır. Ancak göze gelen darbeler ve travmalar da sebep olabilirken; hastalık bebeklerde dahi görülebilmektedir. Göz dışından belli olmayan retina yırtığı, göz bebeğini büyüten bir damla damlatıldıktan sonra oftalmoskop ismi verilen bir alet aracılığı ile teşhis edilir.” dedi.
Özkaynak, “Hastalar gözlerinde bir sorun olduğunu genellikle siyah noktacıklar ve ışık çakmaları görerek hissederler. Bu evrede hastanın hiç vakit kaybetmeden bir göz hekimine muayene olması önemlidir. Çünkü retina dekolmanı zaman geçtikçe ve ilerleme gösterdikçe merkezi görmenin kaybolmaya başladığı bir hastalıktır. Vitrektomi operasyonu ve lazer tedavisi, retina dekolmanı hastalarının tedavisinde yüzde 90 başarı sağlar.” diye konuştu.
Keratokonus, gözün en ön kısmında bulunan saat camı şeklinde olduğuna değinen Özkaynak, “Saydam tabakanın incelmesi, bombeleşmesi veya dikleşmesi şeklinde tanımlanır. Hastalık tedavi edilmezse ya da ilerlemesi durdurulmazsa ileri derecede görme kaybına neden olur. Özellikle de gözlük numarası yüksek düzeyde olan ve her kontrol muayenesinde astigmatik kırma kusuru artan kişilerde bu hastalığa sık rastlanıyor. Keratokonus 15’li yaşlarda başlıyor ve 10 yıl içerisinde hızlı ilerleme gösteriyor.” ifadesini kullandı.
Tedaviye başlanmazsa görme düzeyi giderek azalacağını belirten Özkaynak, “Basit miyopi gibi normal bir kırma kusuru olan kişilerde 18 ile 25 yaşları arasında gözlük numaralarının durduğunu, buna karşın ilerlemenin 25 yaş sonrasında da devam etmesi halinde akla bu hastalığın getirilmesi gerekiyor. Özellikle 18 yaşından sonra da ilerleyen bir kırma kusurunuz varsa hatta bu kusur gözlük ile tam düzeltilemiyorsa siz bir keratokonus hastası olabilirsiniz. Son aylarda gözlük derecenizin hızla artmasından ve gözlük takmanıza rağmen net görememekten şikayetçiyseniz en kısa zamanda göz uzmanına başvurup ayrıntılı muayene ve özel tetkikler yaptırmanız gerekmektedir.” şeklinde konuştu.
Göz enfeksiyonları en sık karşılaşılan kırmızı göz sebebi olduğunu söyleyen Özkaynak, “Göz ön yüzeyindeki konjonktiva tabakasının yoğun damar ağı sebebiyle göz aşırı kızarık ve ağrılı bir hal alabilir. Burada sorun çoğunlukla bakteriyel sebeplidir. Ve bakteriyel enfeksiyonlar temasla bulaşabilmektedir. İlk olarak hastanın diğer gözüne bulaşır.” dedi.
Hastaya yakın temasta bulunan diğer kişilere de geçebildiğini belirten Özkaynak, “Bu nedenle kişisel hijyene çok dikkat edilmelidir. Daha az sıklıkla gördüğümüz viral enfeksiyonlar çok daha tehlikelidir. Çünkü çok kolay bir şekilde bulaşabilir ve salgınlara neden olabilmektedir. Göz ön yüzeyi kornea tabakasında da tutulum yapabilmektedir. Her türlü göz hastalığı ve enfeksiyon varlığında mutlaka göz doktoru kontrolü olunmalıdır. Muayene olmadan eczaneden ilaç alıp kullanmak bazen hastalığın daha da artmasına neden olmakta ve gözde görme kayıplarına sebep olabilmektedir.” açıklamasında bulundu.
İlginizi Çekebilir