Stres ve yanlış beslenme kansere davetiye çıkarıyor
Sağlık- Medipol Sefaköy Üniversite Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nden Doç. Dr. Fatma Ümit Malya: - "Kanserin nedenleri arasında görülen stres yönetimi ve sağlıklı beslenmeyle bu risk büyük ölçüde minimize edilebilir" - "(Stres ve yanlış beslenme) Bu iki faktör bir araya geldiğinde vücudun savunma sisteminin yanı sıra bağışıklık sistemini harekete geçiren alarm sistemi de devre dışı kalıyor, beden hastalıklara açık hale geliyor”
Medipol Sefaköy Üniversite Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü'nden Doç. Dr. Fatma Ümit Malya, kanser vakalarının gelecek 20 yılda yıllık 10-15 milyon düzeyinde artışa geçeceğinin tahmin edildiğini belirterek, "Kanserin nedenleri arasında görülen stres yönetimi ve sağlıklı beslenmeyle bu risk büyük ölçüde minimize edilebilir." dedi.
Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Malya, araştırmacılara göre yakın gelecekte kanserdeki artışın olası nedenleri arasında gösterilen faktörler arasında stres ve yanlış beslenmenin öne çıktığını belirtti.
Malya, bu iki faktör bir araya geldiğinde vücudun savunma sisteminin yanı sıra bağışıklık sistemini harekete geçiren alarm sisteminin de devre dışı kaldığını, bedenin hastalıklara açık hale geldiğini kaydetti.
Kanserin oluşumunda genetik ve yapısal nedenlerin yanı sıra stres ve beslenme konularına dikkati çeken Malya, günümüzde en çok artış gösteren kanserlerin başında meme kanseri ve pankreas kanserinin geldiğini belirtti.
Malya, "Kanserin artışı ve nedenleri ile ilgili yapılan güncel araştırmalara göre bugün 19 milyona ulaşan kanser vakasının 2040 yılında 28 milyon yeni vaka, 10-15 milyon kayıp olarak artışa geçeceği öngörülüyor. Kanserin nedenleri arasında görülen stres yönetimi ve sağlıklı beslenmeyle bu risk büyük ölçüde minimize edilebilir." ifadelerini kullandı.
Sağlıklı bir yaşamın en önemli anahtarının Akdeniz tipi beslenme şekli olduğunu belirten Malya, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sebze meyve, günde en az iki buçuk litre su, bitkisel yağlar, ızgara ürünler tüketmek, atıştırmak için olan fast-food ürünlerden kesinlikle uzak durmak gerekiyor. Beslenmemizi düzenlerken C ve D vitamini düzeylerimize de özen göstererek bağışıklığımızı dengede tutmamız her türlü hastalığa karşı bizi dirençli kılacaktır. Düzenli çalışan bir bağırsak sisteminin de önemli olduğu son dönemde yapılan pek çok çalışmada ortaya konmuştur ve bunun için de bağırsak floramızı onaracak probiyotik gıdalar özellikle kefir tüketmek, florayı alt üst eden paketli gıdalardan ve fazla işlenmiş şekerden uzak durmak vurgulanması gereken bir diğer nokta olarak karşımıza çıkıyor."
Malya, zinde ve sağlıklı bir vücut için günlük fiziksel aktiviteyi de artırmak gerektiğini, günde en az 5 bin adım yürüyüşün bile metabolizmamızı artırarak vücut dengesini olumlu yöne sevk edeceğini aktardı.
Yaşanılan stresten daha çok stresle başa çıkamamanın sağlığı daha olumsuz etkileyeceğini belirten Malya, şunları kaydetti:
"Maruz kaldığımız sosyal medya ve dijital ortamlarda sürekli artan felaket haberleri korku senaryoları günümüze gecemize ve her anımıza yansıyor. Öncelikle kendimize neyin iyi geldiğini düşünerek mutlaka bir rahatlama alanı açmak ilk adım olabilir. Hepimiz için bu farklıdır elbette, kimimiz için resim yapmak, kimimiz için müzik, kimimiz için seyahat kimimiz için ise sadece uzun bir doğa yürüyüşü. Sürekli diken üstünde her an kapıdan giriverecek bir düşmanla savaşmak gerekecek psikolojisinden kurtulmak tahmin edemeyeceğiniz kadar olumlu sonuçlar doğuracaktır. Stresi kesinlikle hayatımızdan yok etmemiz mümkün değil. Ancak baş etme yöntemlerini hayatımıza eklemek bizim elimizde bulunuyor."
İlginizi Çekebilir