CHP İstanbul Milletvekili Prof.Dr. Mehmet Bekaroğlu çey mustahsiline mektup gönderdi.
Bekaroğlu'nun mektubu şunlar yer verdi:
"Çay Müstahsili Kardeşim;
AKP’nin TBMM’ye sunduğu çay kanunu teklifi büyük bir gizlilik içinde hazırlandı. Üniversiteye hazırlattık diyorlar ama bu doğru değil; bu kanun teklifi, Borsa Başkanı ile Rize Milletvekili Hayati Yazıcı tarafından hazırlanmıştır. TBMM’ye sunulana kadar da teklifi kimse görmemiştir.
Şimdi de kanunun görüşmelerine ‘cambaza bak cambaza’ oyunu ile başlanıyor. Bazı Ziraat Odası Başkanlarını da işe katarak sanki en önemli konu ‘çay fiyatının kimin tarafından açıklanacağı’ imiş gibi bir algı oluşturuyorlar. Bu şekilde çay üreticilerini özel sektöre ait 7-8 firmaya mecbur etme, Türkiye çay piyasasını uluslararası tekellere açma planlarını perdelemeye çalışıyorlar.
Bugüne kadar ÇAYKUR’un yaş çay alım fiyatını ya Bakan ya da Cumhurbaşkanı açıklıyordu. Özel sektör onu dinliyor muydu; hayır. Bakanı, Cumhurbaşkanını tanımayan, onların açıkladığı fiyata uymayan şirketler Ulusal Çay Konseyi’ni mi tanıyacak? Elbette hayır!
Bu kanun teklifinde taban fiyat şöyle dursun, yaş çay alım fiyatının açıklanması diye bir konu yok, bu tamamen kandırmacadır. Bu teklif kanunlaşırsa çay alım-satım işi yaş çay üreticileri ile şirket sahipleri arasında yapılacak sözleşme ile belirlenecektir. Üretici bu sözleşmeye imza atmak zorundadır. Sözleşme yapmadığı taktirde iki yıl boyunca çay satmasına izin verilmeyecektir.
Kıymetli Hemşerilerim;
Karadeniz insanını şirketlerin kölesi haline getiren, Sri Lanka’daki sömürü düzenini dayatan, Türkiye çay pazarını yabancı çay tekellerine peşkeş çeken AKP’nin çay kanunu teklifinin esas maddeleri şunlardır:
- Bu teklif ÇAYKUR’un idam fermanıdır. Teklifte ÇAYKUR özel sektör şirketlerinden biri haline getirilmekte, ÇAYKUR’un düzenleyici ve denetleyici fonksiyonları elinden alınmaktadır. Bu kanun ÇAYKUR’u satma kanunudur. Bir özel şirket haline getirilecek olan ÇAYKUR, bir süre sonra ‘işletme’ ve ‘ticaret’ olmak üzere ikiye bölünerek satılacaktır. ÇAYKUR’un Varlık Fonu’na devredilmesinin gerçek nedeni de budur.
Biz biliyoruz ki ÇAYKUR olmazsa Çay olmaz, Çay olmazsa da Rize’de geçim olmaz. Bu teklif ÇAYKUR’u, ÇAY’ı, RİZE’de geçimi ve yaşamı yok etme teklifidir.
- Bu teklif ile çay ekim alanları sınırlandırılmakta, azaltılmakta ve ithalatın önü açılmaktadır. (Madde-3, Madde-4)
- Bu kanun, sözleşmeli üretim modelini dayatmaktadır. Buna göre; üretici tek bir şirket ile sözleşme yapabilecektir. Kuzuyu kurda teslim etmek işte budur. Yasal zorunluluk olarak çay üreticisi, şirketlerin kucağına itilmektedir. Çaresiz olan üretici, şirketin fiyat dahil bütün dayatmalarını kabul etmek zorunda kalacaktır. (Madde-5)
- Bu kanunla çay şirketleri de çay bahçesi sahibi olabileceklerdir. Zaten bir süredir bu hazırlıklar yapılmakta, özel sektörün büyük firmaları çay bahçeleri satın almaktadır. Bu kanunla getirilecek şartlar vatandaşları çaylıklarını satmaya zorlayacak, eski mülklerinde çay işçilerine dönüştürecektir (Madde-3; çay bahçesi ruhsatnamesine sahip gerçek veya tüzel kişiliğe haiz…)
- Bu kanun teklifi çay ithalatını zorlaştırmak şöyle dursun, serbest bırakıyor, teşvik ediyor; çay kaçakçılığı yapanlara da caydırıcı bir ceza öngörmüyor. (Madde-4)
- Bugüne kadar en azından ÇAYKUR için zorunlu olan yaş çay alım fiyatı, bütünüyle serbest piyasa koşullarına bırakılmaktadır. Fiyat, şirketlerin istediği gibi belirlenecek, üreticiye zorla imza attırılan sözleşmede hangi fiyat yazıyorsa yaş çayın fiyatı o olacaktır. Şirket canı istediği üretici ile canının istediği fiyata anlaşma yapacak, birinin çayını farklı fiyattan, komşusunun çayını farklı fiyattan alabilecektir. (Madde-5)
- AKP-Borsa ortaklığı ile hazırlanan Kanun Teklifinde yaş çay bedellerinin 6 ay içerisinde ödeneceği belirtilmektedir. Çay bedellerinin 6 ay içerisinde ödenmemesi halinde ne olacağı ise belli değildir. Ayrıca 6 ay boyunca başka hiçbir geliri olmayan insanlar, özellikle yarıcılar ne ile geçinecekler, işçilerin parasını nasıl ödeyecekler? Bu soruların cevabı yoktur. (Madde-5)
- Çay destekleri konusu bu kanunu hazırlayanların ilgi alanına girmemektedir. Kanunda kilogram başına ürün desteğinin ne olacağı, gübre desteği olarak ne verilmesi gerektiği gibi konular yoktur.
- Bu kanun teklifi, çay üreticileri için ağır şartlar dayatıyor, şartları yerine getirmeyenlere ağır cezalar öngörüyor ancak çay alımı, işletmesi ve ticareti yapan firmalara ağır şartlar koymadığı gibi, şartlara uymayan şirketlere de ciddi cezalar getirmiyor. (Madde 9, 10,11)
Kıymetli Hemşerilerim;
“Maliyet yüksek, o yüzden ihracat yapamıyoruz” iddiası büyük bir yalandır. Türkiye yılda 240 bin ton kuru çay üretmektedir. Tüketim ise giderek artarak 350 bin tona yaklaşmıştır. Çay ekim alanlarını artırmadıklarına göre hangi çayı ihraç edecekler? Amaçları çay ihracatı değil, ithalatıdır. Bu kanunla çay ithalatını teşvik ediyorlar. Yerli çayla yabancı çayı harmanlayıp satarak Türk çay tiryakisinin damak tadını değiştirecekler. Sonuçta 350 bin ton/yıllık Türkiye çay pazarı yabancı tekellere teslim edilecek. Bu kan un teklifinin özeti budur!
Kimse buna olmaz demesin. Türkiye tütün, şeker, ay çiçeği, pamuk vd. pazarı nasıl ithal ürünlere terk edildiyse çayda da aynı şey olacaktır.
Adıyaman’daki tütün üretimi sözleşmeli tarım modeli ile sınırlandırıldıktan sonra tütün üreticileri nasıl Adıyaman’ı terk ettiyse, bu çay kanunu yürürlüğe girdiğinde de Rizeli, Trabzonlu, Artvinli, Giresunlu çay üreticileri bir süre sonra Karadeniz’i terk etmek zorunda kalacaktır.
Bir siyasetçi, bir milletvekili olarak değil, bölgenin bir insanı, bir çay müstahsili, çaydan kazanılan para ile okumuş, çaya ve bölge insanına karşı kendini sorumlu hisseden bir yurttaş olarak sesleniyorum: Bu kanun, sizleri ya göç ettirecek yahut köle haline getirecektir. Buna karşı çıkın. Sonra pişman olacaksınız." dedi.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.