Rize
23 Kasım, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    34.96
  • ALTIN
    2394.8
  • BIST
    10065.4
  • BTC
    69315.19$

Dr. Gergerlioğlu, Cezaevi Hak İhlallerini ve Türkiye Gündemi

Dr. Gergerlioğlu, Cezaevi Hak İhlallerini ve Türkiye Gündemi
Geçtiğimiz yıl bugün uyduruk, hukuksuz bir kararla vekilliğim düşürülmüştü ve vicdanların isyan ettiği bu karardan sonra cezaevinde yattıktan sonra 16 Temmuz'da tekrar vekilliğe iade edilmiştim.

Halepçe Katliamının yıl dönümü!

Değerli arkadaşlar dün Halepçe Katliamının yıl dönümüydü! Zalim Saddam binlerce masum Kürt'ü sırf Kürt oldukları için katletmişti, tarihe düşen korkunç bir katliam ve soykırımdı. Bu katliamı lanetliyorum, yapanları, susanları, göz yumanları lanetliyorum ve katledilen merhumlara da Allah'tan rahmet diliyorum. İşte tam o gün de Halepçe Katliamının olduğu bir günde Diyarbakır'da yine Kürt kadınlara yönelik operasyonlar gerçekleştirildi en az 25 sivil toplum ve siyaset aktivisti kadın gözaltına alındı. TJA aktivistleri, partimizin üyeleri, yöneticileri, kayyım atanan belediye başkanlarımız gözaltına alındılar. Haksız, hukuksuz bir uygulamaya yine maalesef Halepçe Katliamının olduğu gün Diyarbakır'da imza atılmış oldu. Kınıyorum! Bir an evvel serbest bırakılmaları gerektiğini söylüyorum.

Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Cezaevi'ndeki son gelişmeler!

Haftalardır gündem ediyorduk. Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde ağır ihlaller vardı. Mahpuslara cehennem hayatı yaşatılıyordu ve o daracık koğuşları zindana cehenneme çevriliyordu. Bunun için açlık grevine girmişlerdi, 15'e yakın mahpus açlık grevindeydi ve haklarını talep ediyorlardı. Mahpus yakınlarının başvurularını burada çok gündem ettik, onları ÖFG TV canlı yayın programlarına ailece aldım ve her hafta mağduriyetlerini burada gündem ettim. Boşuna gündem etmiyoruz! Sesimiz duyuldu Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde yönetim, Adalet Bakanlığı geri adım attı ve hakları iade etmeye başladılar. Bu noktada bir anlaşma sağlandı. Anlaşmaya göre; yer değişiklikleri mahpusların talepleri gözetilerek gerçekleşecek. Tel kafesli hücreler karantina dahil kullanılmayacak. İnsanları tel kafesli hücrelere koyuyorlardı. Eşyaların depodan alınıp paylaşım konusunda mahpusların talepleri dikkate alınacak. Yayınlar abonelik koşulu olmaksızın toplatma kararı olanlar dışında verilecek. Birçok yayın verilmiyordu, zaten cezaevinde yapacak başka bir şeyiniz yok okumaktan başka o yayınların da önüne geçiyorlardı bu konuda da geri adım attırıldı. Eşyalar verilmiyordu, depoda haftalarca aylarca bekletiliyordu bunu bende yaşadım cezaevinde kalırken çok rahatsız edici bir durum. İhtiyacınız olan eşyalar size verilmiyor depoda bekletiliyor. Sohbet ve spor etkinlikleri blok ayrımı gözetilmeksizin gerçekleşecek, bu da bir hak gaspıydı. Açık görüşler 1 saatin altına düşmeyecek, tüm cezaevlerinde şu anda yarım saat dayatması yapılıyor ama burada mahpuslar direnerek olması gereken saati kazanmışlar! 1 saati kazanmışlar. HES uygulaması kaldırılmışken cezaevlerinde peki açık görüş niye halen yarım saat tutuluyor? Niye diğer cezaevlerinde de 1 saate çıkarılmıyor?  Buradan cezaevinde yakını bulunan tüm mahpuslara duyurayım, Tekirdağ Cezaevi'nde olan mahpuslar yarım saat açık görüşü direnişle yasal hakları olan 1 saat açık görüşü kazandılar. Demek ki hakkınızı talep etmelisiniz! Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olan tutsaklar iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın en az 2 saat havalandırmadan faydalanacak. 1 saatten fazlası verilmiyordu ve 2 saat hakkı kazanmışlar. Halk TV yayın kanallarına alınacak. Cezaevinde kalırsanız göreceksiniz; zaten özgürlüğünüz siyasi nedenlerden gasp edilmiş bir de izleyeceğiniz kanallarda da muhalif kanallar olmuyor! Düşünün açlık grevi yaparak Halk TV seyretme hakkı kazanmış mahpuslar. Ben de defalarca dilekçe vermiştim, Halk TV, KRT TV, Tele 1 TV'yi vermemişlerdi, bunu da kınıyorum. Mahpusların iktidarın havuz medya kanallarını seyretme zorunluluğu içinde bulunamaz. Demek ki bu kanallar verilebiliyormuş. Biz müracaat etmiştik, bana da aynı uyduruk cevaplar verilmişti. "Efendim teknik mesele var." Ne teknik meselesi bilerek vermiyorsun! Diğer havuz medya kanallarında niye teknik mesele olmuyor? Bir de utanmadan devlet adına yalan söylüyorsunuz! Yalan söylüyorsun! Madem teknik mesele vardı şimdi niye verebiliyorsun? Biz cahil değiliz ey iktidar yetkilileri! İyi bir fikri takip ile tüm açıklarınızı yakalıyoruz! O yüzden karşınızdakini uyduruk laflarla kandırılabilecek kişiler olarak görmeyin!

Uzun süre uyarmıştık! Buca Cezaevi eski bir cezaeviydi, kötü anılar ile dolu bir cezaeviydi, pis bir cezaeviydi, içinde farelerin dolaştığı bir cezaeviydi. Defalarca uyardıktan sonra ancak şu anda yıkım kararı alındı ve yıkılıyor! Çok büyük acıların yaşandığı bir yerdi Buca Cezaevi. Çok zulümlerin yapıldığı bir cezaeviydi, maalesef bir zulümhane haline gelmiş yerdi ve şimdi yıkılıyor, bu yıkılma görüntüleri, kısa bir müddet içinde yıkılacak. Orada kalan mahpuslar anlatmış. Önemli buldum. Türkiye'nin dört bir tarafından insanlar anlatmışlar orada kalan mahpuslar. Gerçekten çok dramatik hatıraları var. Onları görüyoruz. "Ondan bize kalan acı hatıralardır." Diyor mahpuslar. Bu cezaevinde çeşitli filmlerde çevrilmiş. Kimisi diyor ki: "Burada yıllarca kaldım. Güllük gülistanlık bir yer değildi, baskılar vardı." diyor. Saniye saniye oradaki katliamlar, çatılardan koğuşlara yaylım ateşi açılıp mahpusların öldürülmeleri. "2 kişi gözlerimin önünde öldürüldü. Eski bakımsız ve pis bir cezaeviydi." Bir avukat diyor ki: "Biz müvekkillerimizi görmeye gittiğimizde aniden koğuşlara jandarmalar, infaz koruma memurları doluştu ve içeriden korkunç haykırış sesleri geliyordu belli ki darp olayları vardı." Diyor ve mahpusların hepsi: "Bu yıkılan duvarların altında binlerce acı vardı." Diyor. Birisi: "Buca Cezaevi'ndeki 3 devrimci işçinin 13 Mart 1982 yılında idam edildiğini ve o avluyu gördüğü her zaman çok müthiş bir şekilde sarsıldığını söylüyor. Yıkılan duvarlara, hücrelere kazınmış binlerce insana acıları ve özgürlük direnişleri var bu binada. Kurulan dar ağaçlarının gölgesi, celladın ipi boynundayken ayağının altındaki sandalyeyi tekmeleyenlerin gür haykırışları var bu cezaevinin duvarlarında kalan izler olarak." diyor bir başka mahpus.

Cezaevlerindeki ihlaller devam ediyor. Çok yakından takip ettiğimiz için inanılmaz şeyler görüyoruz. Bu bir cezaevindeki kahvaltı, öğle, akşam yemeği listesi ve inanılmaz, gerçekten o kadar az kahvaltı veriliyor ki. Denizli D ve T Tipi Cezaevleri'nde verilen bu hafta yemeklerin listesi bu. Pazartesi günü kahvaltı siyah zeytin, Salı siyah zeytin, Çarşamba piknik tereyağ, Perşembe Piknik bal, Cuma yeşil zeytin başka bir şey var mı? Yok! Bakın listeyi okuyoruz! Düşünün bu kadar az yemekle doyacakları düşünülüyor! Zaten diğer yemeklerin de miktarı azaltılmış, yemekler yetersiz manav, kantin alışverişi haftalardır yok. 4 kişiye bir adet biber vermişler! Adam başı çeyrek biber düşüyor! Düşünün hal bu! Trajikomedi maalesef. 8 kişilik koğuşlarda 28-30 kişi kalıyor ve verilen yemek miktarları bu. Cezaevinin hali bu değerli arkadaşlar! Bunu da net bir şekilde söylemiş olalım.

Servis araçları kaza yapmış. Şu görüntüler Rize'den. Rize Milli Eğitim Müdürü hakkında bazı eleştirilerde bulunacağım. Okul servisleri var ve okul servisleri yeterli denetlenmemiş! Servis kazası olmuş, bir ölü, 14 öğrenci yaralanmış. Milli Eğitim Bakanlığı'na soruyorum; Milli Eğitim Müdürlüklerini denetliyor musun? İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerini okulları denetliyor musun? Servis ihalelerinde neler dönüyor? Servis şöförleri kimdir? Nasıl böyle durup dururken duran bir tıra arkadan çarpıyor ve 1 kişi ölüp 14 kişi yaralanıyor. Bu nasıl bir iştir? Bu öğrencilerin hayatı kime emanettir? Mevzuata aykırı bir şekilde bu taşımanın yapıldığı görülüyor! Farklı köylerden yönetmelik dışı öğrenci alan bir servis şöförü var karşımızda, servis şoförünün amcası AK Parti Meclis İl Üyesi olan bir kişi ve Rize Baro Başkanı ve CHP İl Rize Başkanı bu kişinin korunduğunu söylemiş. Servis dışı kişiler almış servis şöförü arabaya. Annesini almış. Annesi acaba rehberlik mi yapıyordu? Servis görevlisi miydi bilemiyoruz! Ne olduğu belli değil, düzgün bir açıklama yok ve katliam gibi bir kaza olduğunu görüyoruz. Öğrencilerin halini tekrar size göstermiş olayım, öğrenciler bu hale düşmüş, ağzı, burnu, dişleri kırılmış ve perişan bir durumdalar. Yeterli denetim yapılmıyor, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu konuda bir cevap vermesi lazım, Rize İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nde neler dönüyor hesap vermeleri lazım. "Allah'ın taktiridir, kaza olmuş." Peki servis şoförünün kanı incelendi mi? Uyuşturucu madde mi kullandı? Yönetmeliklere uygun mu? Çoğunun yönetmeliklere uymadığını görüyoruz. Zaten vefat eden kişinin serviste bulunmaması gerekiyordu nereden çıktı bu kişi şöförün annesiymiş, şu hale bakın! Ülkedeki denetimsizlik bu halde maalesef.

Hak ihlalleri devam ediyor. Tenzile Şen yurt dışı yasağı olan bir Alman vatandaşı. Siz önüne gelene yurt dışı yasağı koyuyorsunuz, kişi: "Türk vatandaşı değilim, sağlık sorunlarım var, Almanya'ya gidemediğim için sağlık hizmeti alamıyorum, sağlığım bozuluyor." Uyduruk bir şekilde İçişleri Bakanlığı yurt dışı yasağı koyarsa vatandaşlar böyle mağdur olur!

Bir başka şikayette Suphi Akbaş 8 yıldır cezaevinde. 37 kere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış kardeşi ve Ankara Gar Patlaması ile ilgili olduğu iddiasıyla bu kişi cezaevindeymiş ama o sırada bahsi geçen gün okulda olduğuna, servis şöförü olduğuna, olayla bir alakası olmadığına dair birçok belge olduğu söyleniyor. Ankara Gar Katliamı konusunda gerçek failler bulunamayıp yerine böyle masum kişiler suçlu mu gösteriliyor acaba? Kesin bir bilgimiz yok ama bu tür olayların çok olduğunu da biliyoruz. Bu katliam çok rahat bir şekilde işlendi, yapıldı gerçek failler bulunamadı, zaten oradaki intihar bombacıları kendini patlatıp parçalamıştı ve gerçek failler konusunda yeterli adımlar atılamadı ve suç başka kişilerin üstüne mi atılıyor? Kesin bir bilgimiz yok, bu konunun hassasiyetini hatırlatıyoruz.

Üniversitelerde YÖK'ün bir yazısı var. 2021-2022'de okulun bitmesi gerekir deniliyor ve daha sonra bitiremeyenler için bazı haklar tanınıyor fakat bu tanınan haklar da zorunlu olmaması gereken staj derslerini zorunlu kabul edince, öğrenciler mağdur oluyor ve kayıtları siliniyor! Bu staj derslerinin aslında zorunlu görünmemesi gerekiyordu, vatandaşlar bize böyle bir başvuru yapmış, YÖK ile ilgili şikayetler var, bu durum düzeltilebilir, staj derslerini zorunlu ders olarak görmezlerse öğrenciler kayıtları silinmeden bu mağduriyetten kurtulmuş olurlar.

Darıca'dan önemli bir başvuru aldık. Darıca Şehit Murat Tevlim Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde okuyan Mehmet Refa Kara adındaki öğrenci bazı öğrenciler tarafından ırkçı saldırıya uğrayarak darp edilmiş. Okul sırasına "Jandarma Özel Harekat, Polis Özel Hareket" yazılmış, düşünün çocuğun sırasının üstüne bu yazılıyor. "Bu saatten sonra canını düşün soysuz köpek." Diye yazılmış ve aile suç duyurusunda bulunmuş, okul idaresi etkin bir soruşturma yapıyor mu acaba? Darıca İlçe Milli Eğitim Müdürü ile de konuştum. "Etkin bir soruşturma yapılacak, konuyu takip ediyoruz." Dedi ama belli ki Mehmet Refa Kara ırkçı bir saldırıya uğramış ve tehdit edilmiş. Son derece ciddi bir durum var, adli ve idari bir durum var, bu saldırıyı yapanlar hakkında ne gibi bir işlem yapılacak bunu hassasiyetle takip edeceğiz kabul edilemez bir hadise. Bu tür saldırılar okullara kadar da düştü mü? Diye soruyoruz ve konuyu yakından takip edeceğimizi söylüyoruz, Milli Eğitim Bakanlığı'na soru önergesi verdiğimizi ve soruşturmanın sonucunu hassasiyetle takip edeceğimizi Kocaeli Milletvekili olarak buradan Kocaeli İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne, Milli Eğitim Bakanlığı'na, Kocaeli Valiliği'ne, Kocaeli Darıca İlçe Kaymakamlığı'na ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne buradan hatırlatmış oluyorum.

Manisa T Tipi Cezaevi'nde denetimli serbestlikler ile ilgili sıkıntılar devam ediyor. Mahpuslar bize başvuruyor Yunus Çetin'in avukatı başvurmuş. "16 Mart tarihinde koşullu salıverilmeyi almalıydı." Diyor ve düşünün denetimli serbestliği de verilmemiş, daha sonra koşullu salıverilme tarihi gelmiş, o zaman da "6 ay sonra seni tekrar gözleyelim." Denmiş. İçeride tuttukça tutmaya çalışıyorlar, insanların bir disiplin cezaları da olmayan bir şekilde mahpuslukları devam ederken bu türlü bir zulme uğruyorlar. Avukat bey diyor ki: "Düşman hukukunda olmayan uygulamaları ortaya koyarak kişileri ve ülkeye en büyük zararı veriyor." Gerçekten inanılmaz denetimli serbestlik hukuksuzlukları yaşanıyor.

Eşen Cezaevi'nden çok başvuru alıyoruz. Tekrar söylüyorum! Mahpuslara "Niye Ömer Faruk Gergerlioğlu'na başvurdun?" diyerek denetimli serbestliği vermemeye devam ederseniz biz konuya devam ederek bu kamu adına bu suçları işleyenlerin hukuk önünde yakalarına yapışacağız! Ülkeye hukuk gelecek ve bütün bunlar şu anda devlet kayıtlarına girmekte, soru önergelerimizle devlet kayıtlarına girmekte Eşen Cezaevi Müdürü, Adalet Bakanı, Ceza Tevkifevleri Genel Müdürü buradan söylüyorum. Tarafsız koğuşa geçtiği halde insanlar "Neden tarafsız koğuşa geçtin?" kardeşim mevzuatı uygulamış, tarafsız koğuşa geçmiş daha adamın beynini mi okuyacaksın? "Niye geçtin? Ben senin tarafsız olduğuna inanmıyorum?" daha ne yapsın adam! Tarafsız koğuşa geçmiş zaten. "Bana isim ver." Diyor. Arkadaş zaten cezalandırmışsın ikinci bir mahkeme mi yapıyorsun burada? "Örgütten koptun mu? İnanmıyoruz!" Tarafsız koğuşa geçmiş daha ne diye sorular sorup duruyorsunuz? Başka hakları da gasp ediliyormuş. 2. Ve 3. Doz aşıları olmamış, "Bizi niye şikayet ettiniz?" diye sormuşlar. Tabi şikayet edecek! Mahpusa haksızlık yaparsan tabi ki vekile gidip şikayet edecek ey Müdür, ey Gözlem Kurulu! Bu yaptıklarınızı biz duymuyor muyuz? Ne zannediyorsunuz siz? Böyle kafalarından tuttukça tutmaya çalışıyorlar, ikinci bir yargılama yapıyor gözlem kurulları kesinlikle bunu kabul etmiyoruz, gelip Meclis'e uyduruk açıklamalar yapıyorlar, bunları kabul etmiyoruz, mevzuatı uygulayın zaten bu yönetmelikleriniz de hukuka, Anayasa'ya aykırı ve bunları dayatmaya çalışıyorsunuz.

Kandıra 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde Mehmet Alçınkaya kalıyor ve hasta, yaşlı bir mahpus. Koğuşunda sigara içiliyor ve oldukça soğuk bir koğuş, sigara içenler camları açıyor ve içeri buzhaneye dönüyor. Biz bunun için cezaevi yönetimini arıyoruz telefonlardan kaçıyorlar! Mehmet Alçınkaya defalarca dilekçe vermiş, dilekçeleri nazar-ı itibare alınmıyor! Bu nasıl bir yer? Cezaevi demek mümkün değil zindana dönmüş." Bir mahpus: "Benim koğuşumu değiştirin, sigara içmiyorum, sigara içilmeyen koğuşa verin." Diyor bu halledilebilecek bir şey değil mi? Resmen insanlara zulmetmeye, hasta etmeye çalışıyorsunuz! Adalet Bakanlığı'na buradan duyuruyorum, bakın o mahpusun sağlığı bozulursa bunun mutlaka biz sizden hesabını sorarız hukuk önünde ve bu durumu kesinlikle kabul etmiyoruz. Bunu da net bir şekilde söylemiş olalım. Kabul etmiyoruz bunu da net bir şekilde söylemiş olalım! "Sabretsin" Deniliyormuş, neyi sabredecek, koşullar olumsuz, değiştirmek zor değil! Bilinçli olarak insanlara zulmetmeye çalışıyorlar başka bir şey değil!

Yozgat T Tipi Cezaevi'ndeki yanmayan kaloriferleri gündem etmiştik, Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü açıklama yaptı: "Cezaevimiz sıcaktır, hiçbir sorun yoktur." Biz bu tür devlet açıklamalarını çok iyi biliriz. Daha sonra mahpuslar tekrar bize başvurdu, mahpus yakınları, -10 derecede buz gibi bir cezaevi kaloriferler yine yanmıyor, insanlar montları ile oturuyor buzhaneye dönmüş Yozgat Cezaevi kaç kez söyleyeceğiz? Bol bol cezaevi yapıyorsun, bu Yozgat Cezaevi'ni yaparken AK Parti Yozgat Milletvekili : " Ey Yozgat'lılar şehrimize bir cezaevi kazandırdık, burada istihdam imkanı oluşturduk. Gözünüz aydın. Yozgat'a müjde." Diyordu ve oradaki mahpusların hali de bu! Kış günü soğukta donuyorlar. AK Parti Yozgat Milletvekili de bunu önceden böyle büyük bir sevinçle duyurmuştu Yozgat halkı imkan bulacakmış! İşte cezaevi açmayı maharet gören bir zihniyet ile karşı karşıyayız ve oralarda ihlallere devam eden bir anlayış ile karşı karşıyayız!

Adalet Bakanlığı'nın uyduruk yurt dışı yasakları devam ediyor. Elif Gül Abdul Halım bir başvuruda bulunmuş. Eşi Malezyalı bir doktormuş, yurt dışına çıkamıyor, hakkında bir soruşturma var davaya dönüşmemiş, birçok kişiye yaptıkları bir zulüm. Yurt dışı yasağı koymuş, soruşturmayı bir şekilde nihayetlendir. Belli ki tutturamıyorlar, soruşturma davaya da dönüşmüyor, takipsizlikte vermek istemiyorlar siyasi olarak. Kadın eşinin yanına gidemiyor! Türkiye'de mağdur durumda kalmış. "Ben çok yoruldum, hayata karşı pozitif hislerimi yaşadıklarımla bunca zamandır hissettirilen korkuyla yitiriyorum. Çok çaresizim. Hiçbir şekilde hakkımı arayamıyorum." Diye çaresizliğini gündeme getiriyor ve yurt dışı yasağının bir an evvel bitmesi gerektiğini söylüyor. Gerçekten çok zalimce işler yapılıyor. Hem İçişleri Bakanlığı hem de siyasi karar alan mahkemeler yurt dışı yasağını çok rahat bir şekilde koyup kaldırmıyorlar!

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi dar gelirli ailelere konut yapmış ve 800 Bin TL olmuş bunların maliyeti bu miktar dar gelirli aileler için çok zor, büyük bir para. "Bu konuda bir kolaylaştırma yapılsın." Diyor ama maalesef ki hala bu dayatma devam ediyor. Çok yüksek bir meblağ 800 Bin TL dar gelirliye konut yapıyorsun 800 Bin TL alıyorsun, ne oluyor? Ne bitiyor? Gaziantep Büyükşehir Belediyesi lütfen bu konuda bir adım atın çünkü aileler son derece mağdur.

Diyarbakır 2 No'lu Cezaevi'nde görüntülü görüşmenin siyasi mahpuslara verilmemesi ile ilgili çok şikayet alıyoruz. Yurdun dört bir tarafından cezaevlerinden görüntülü görüşmenin siyasi mahpuslara verilmemesi ile ilgili çok şikayet alıyoruz, bir an evvel bu uygulamanın bitirilmesi gerektiğini. Mahpus yakınlarının da suçlu olarak görülmemesi gerek ve insan haklarına aykırı bu ayrımcılığın bitmesi gerektiğini söylüyoruz.

Ümraniye E Tipi Kapalı Cezaevi'nden de çok şikayet alıyoruz. Koğuşta tuvalet kokusu, ısınma sorunu, küflü duvarlar, bütün bunlar konusunda dilekçeler yazılıyor ve herhangi bir gelişme olmuyor. Böylesine kötü, gayri insani ortamlardaki bir cezaevi Ümraniye E Tipi Kapalı Cezaevi.

Elazığ T Tipi Kapalı Cezaevi'nde de görüntülü görüşme tanınmıyor, siyasi mahpuslara verilmiyor. "9 ve 5 yaşında iki çocuğum var görüntülü görüşme benim eşim ve çocuklarıma çok iyi gelecek. Cezaevine gitmeden eşim ben ve çocuklarımı görecek ne olur bize de bu hakkı verin." Diyen insanlar var. Maddi, manevi birçok masrafla yorgunlukla bir ilden Elazığ'a gideceksiniz, bir sürü zahmetle eşinizi göreceksiniz kısa bir süre göreceksiniz, bunun karşılığında evinizden görüntülü bir görüşme ile eşinizi görme şansınız var ama bu mahpuslara siyasi mahpuslara verilmiyor. Çok zalimce bir uygulama.

Tokat E Tipi Cezaevi'nden de başvurular var ve açık görüşlerde yan yana oturtulmaması. İnsanlar yıllar sonra en az 2 yıl sonra açık görüşte yakınını görecek, "Yan yana oturamazsın kardeşim." Ne olacak otursa? Yarım saat yan yana oturacak ama zalimce uygulamalara devam ediyorlar!

Engellilerden de çok önemli başvurular alıyoruz! Bir engelli kardeşimiz başvurmuş. Diyor ki: "Özel sektörün %3, kamunun %4 engelli alma zorunluluğu var." Peki bu yapılıyor mu? Yapılmıyor! Neden yapılmıyor? Kamuda çok az insan alınıyor ve sınavlar erteleniyor! Özelde ne oluyor? Güya ilanlar veriliyormuş, biz de böyle zannediyoruz engelli olmayınca insan bilemiyor! Özel sektörde %3 engelli alımı zorunluluğu var, göstermelik ilanlar veriliyormuş ve gereken miktarda engelli işçi alınmıyormuş. Engelli kardeşlerimizin bu başvurusunda gündem edelim. Ayrıntılı bir başvuru yapmış, biz de bununla ilgili soru önergemizi verdik. Türkiye nüfusunun %11, %12 civarı engellidir, çok önemli bir orandır, yüzbinlerce, milyonlarca insanımız engelli maalesef ve engellilere gasp edilen hakları için mücadelemize devam edeceğimizi de tüm engelli kardeşlerimize buradan duyurmuş olalım. Engelli kardeşlerimizin istekleri: "Bu tür özel iş yerleri ceza alsın ki çalıştırmaya, mevzuatı uygulamaya zorunlu kalsınlar, engellilik durumuna göre iş verilmesi olsun, iş ihtiyacına göre engelli alınması, mevzuat kanun ne diyorsa o uygulansın. İşkur il ve ilçe müdürlükleri denetimleri ciddi bir şekilde yapması, denetim esnasında verilen cezaların resmileştirilmesi gerekiyor." Diyor.

Şakran Cezaevi'nden gerçekten çok üzücü, ağır tabloları gösteren şikayetler alıyoruz. Şakran Kadın Kapalı Cezaevi'nde kalanlar demişler ki bakın 8 Mart telefon görüşünde söylenmiş bu. Kadınlar diyor ki: "Bir koğuşta 14 kadın 19 çocuk kalıyoruz." Bakın 14 kadın 19 çocuk! Olacak iş mi arkadaşlar? Kabul edilebilecek bir durum mu? Ne kadar gayri insani bir durum? Maalesef ki bu hal devam ediyor! En az 10 bin kadının cezaevlerinde olduğu, 548 0-6 yaş arası bebek ve çocuğun cezaevlerinde olduğu bir Türkiye gerçeğini görüyoruz. Bu sayıda belki 600'e yükselmiştir çünkü 2021 sonu itibariyle bu sayılar ve maalesef çok vahim bir gerçeği gösteriyor.

Değerli arkadaşlar çok önemli Türkiye'nin OHAL tarihinin kara mevzuat uygulamaları olarak götürülecek başvurular alıyoruz. Adıyaman Üniversitesi'nde akademisyen olarak çalışan Bayram Erzurumluoğlu bir başvuru yapmış. Demiş ki: "KHK ile ihraç edildim. Benim birçok hakkım." Bakın onlarca hakkının gasp edilmesi ile ilgili bir başvuru yapmış. Diyor ki: "Tamam beni işimden çıkardınız ama birçok haklarım ve belgelerimde elimden alındı. Yeminli tercümanlık, adli bilirkişilik, pasaport alma, yurt dışına çıkış, silah ruhsatı alma, emeklilik, özel güvenlik şirketlerinde kurucu ortak çalışan olma, bağımsız yargı kararı olmaksızın insani sosyal ekonomik menfaati kullanma, mütevelli kurul üyesi olma, kamu görevinden çıkarılmamdan dolayı maddi manevi tazminat talep etme, kamu görevinden çıkarılmadan dolayı kazanılmış hak aylık dereceme uygun kadro ve dereceye atanma, seçilme, kamu kurumlarında çalışma, kamuda özel kurumlarda emekçi olma, velayet, vekalet, şahitlik, SGK'ya düşülen Kod 36'dan dolayı sigortalı çalışma, eğitim ve öğretim kurumlarında çalışma haklarım ve serbestçe güvenlik kuvvetleri veri tabanına yerleştirilen terör örgütü şüphelisi kayıtlarımdan dolayı." Hani irtibat, iltisaktan ihraç ediliyorsunuz ya! "Kamu kurumları tesislerinden istifade, İşkur'un kurslarına katılma, E-Devlet SGK gibi yerlerdeki kayıtların ortadan kaldırılan sosyal yardım alma, maddi yardım ve diğer sosyal haklarım, E-Devlet ve diğer yerlerdeki her türlü kredi ve maddi destek alma hakkım, her T.C. vatandaşına tanınan ayrımsız olarak haklardan yararlanma hakkım." Gasp edilmiş durumda. Bunlarla ilgili bana bir açıklama yapın." demiş İçişleri Bakanlığı'na başvurmuş. İçişleri Bakanlığı'nın cevabı burada, tam bir skandal bir cevap! Bir akademisyen Adıyaman Üniversitesi'nden ihraç edilmiş, İçişleri Bakanlığı resmi yazıda ne diyor biliyor musunuz? Diyor ki: "Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde sivil memur iken 672 sayılı KHK ile görevinden ihraç edilmiştir." Bakanlık yanlış bir bilgi ile cevap veriyor! Kişi İçişleri Bakanlığı'nda değil ki! Cevabın ciddiyetsizliği ortada ve sorulan bütün sorulara olumsuz cevaplar vererek kendini de göstermiş! A'dan Z'ye tel tel dökülen bir karar! Karar ayrıntısı var ve bütün sorulara olumsuz olarak "Hakkınız yoktur." Denilerek cevaplar verilmiş. Başvurucu da: "Olumlu bir cevap beklemiyordum ama bunun tarihe not olarak düşülmesi gerektiğini düşündüm." Diyor ve gerçekten ne kadar büyük bir ciddiyetsizlik ve hukuksuzlukla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.

Biz geçen haftalarda da gündem etmiştik, benzin fiyatlarındaki motorin, otogaz fiyatlarındaki artış bizde çok fazla. Diğer ülkelerde az. Bazı trol gazetecilik yapan gazeteler ki Yeni Akit diye bir gazete hakkımda bir haber yapmış. "Öyle değildi, yanlış bilgi verdi." Demiş. Alın bakın size grafiği gösteriyorum, oturduğunuz yerden yalan yanlış haberler yapmaktan başka bir şey bilmezsin Yeni Akit Gazetesi! Gazete demeye bile insanın dili varmıyor ve bakın burada durum ortada! Türkiye'de %95 oranında zam yapılmış yakıta diğer ülkeler, hepsi var %20 ortalama kimisinde daha az zamlar yapılmış! Bu ne demek? Türkiye'de bu faturayı halka çok ağır bir şekilde iktidar ödetmiş demek! Bakın çok net grafikler bilgilerle gösteriyoruz! Oturduğunuz yerden uyduruk haberler yaparak milletin kafasını karıştırmaya, mesleğinizin ilkelerini çiğnemeye devam ediyorsun trol gazetecilik yapanların hepsine söylüyorum bunu!

Bize her gün önemli belgeler geliyor. Bakın şu belgede yine OHAL Komisyonu'ndan reddedilmiş bir kişinin belgesi. İsmini vermeyeyim fakat bu belge kişi hakkında soruşturmada hiçbir olumsuz durum olmamasına rağmen, TEM'den bilgi sorulmuş, kurum: "Kişi ile ilgili hiçbir olumsuz bir durum yok, soruşturma yok." Buna rağmen kurum kanaati olumsuz olarak gönderilmiş OHAL Komisyonu'na. Kişi bir rastlantı sonucu bu belgeyi bulmuş, bunlar hep tarihi belgeler, arkadaşlarımız da saklıyor bu belgeleri. Kişi hakkında OHAL Komisyonu kurum kanaatine göre "Olumsuz" denmiş, kurumdan araştırmış kişi, peşine düşmüş. Bakın: "TEM ifade ilave bilgisi; herhangi bir kayda rastlanamamıştır ifadesi alınan bilgi ve şahıs hakkında." Diyor. Bunlara rağmen kurum kanaati olumsuz, bütün bunlar OHAL Dönemi zorbalıkları ve hukuksuzlukları olarak kayıtlara geçmiştir.

Kemal Kurkut yıllar önce bir Newroz'da resmen herkesin gözü önünde bir polis tarafından vurularak öldürüldü fakat buna birtakım kılıflar bulmaya çalıştılar. O sırada tesadüf eseri bu olayı çeken gazeteci Abdurrahman Gök hakkında ağır cezalar istediler, ağır cezalarla yargılanıyor. Gazetecilik yapmış, tesadüfen fotoğraflar çekiyor, gazeteci ne yapacak? Fotoğraflar çekecek. Fotoğraf çekerken bu olayı görüntülemiş ve o kişinin nasıl nişan aldığı ve Kemal Kurkut'u vurduğu bu fotoğraflarda görülüyor ve daha sonra Kemal Kurkut'u vuran polis beraat ettirildi, hatta İstinaf'ta daha da bir komediye döndü iş. "Polis bu kişiyi vurabilir. Görevi gereği ateş etti, Kemal Kurkut ölmüşse yapacak bir şey yok. Polis Vazife Selahiyet Kanunu uygulandı, polis görevini yapmıştır." Dendi ve böylece ölen öldü vuran da yanına kar kaldı ve aklandı. İçişleri Bakanlığı'nın müfettiş raporu var ayrıca özel bir kurumu bu konuda raporu var bu kurum da aslında seken bir mermi ile Kemal Kurkut'un direkt mermi ile vurulduğunu söylüyor, büyük bir karışıklık ar, özel bir kurumun verdiği rapor daha sonra aniden itiraz üzerine özel kurumda değiştirilmiş. Birtakım devlet baskıları olduğunu hissediyoruz. Tekrar 22 Mart'ta bu dava görülecek, yakından takip edeceğiz, avukatlarla görüştük, raporları inceleyeceğim ve bu katledilme öyküsünün peşini bırakmamaya devam edeceğiz.

Türkiye cezaevlerinde her gün büyük rezaletler yaşanıyor! Yozgat Cezaevi ile ilgili soğuk ile ilgili açıklama yapmıştım. Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü soğuk olmadığına dair açıklama yaparak cevap verdi fakat biz cezaevi müdürü ile görüşmek istiyoruz, cezaevi müdürleri telefonlara çıkmıyor! Güya Adalet Bakanı: "Cezaevleri müdürleri, bürokratlar vekil telefonlarına çıkmazsa onları görevden alırım." Diyor. Peki Bekir Bozdağ almak istiyorsanız buyrun ben size vekil telefonuna çıkmayan cezaevleri müdürlerini söylüyorum şu anda; Yozgat Cezaevi Müdürü! Defalarca aramamıza rağmen telefonlara çıkmıyor! Şevki Tehnel isimli intihar eğilimi olan bir mahpusun sağlık durumunu soracağız. İnsani bir durum var ortada. Telefonlara çıkmamakta ısrar ediyor. Sincan Kadın Cezaevi Müdürü Mehtap Şentürk isimli ağır hasta bir mahpusun durumunu sormak için arıyoruz telefona çıkmıyor. Kandıra 2 No'lu Cezaevi'nde Mehmet Alçınkaya'nın sağlıkla ilgili problemleri hakkında soracağız telefonlardan kaçıyor! Bu ne rezalettir? Siz milletin hizmetçisisiniz ey müdürler, derebeyi değilsiniz orada! Kendinizi ne sanıyorsunuz? Milletin vekillerinin telefonlarından kaçmakla yok dedirtmekle nereye varacaksınız? Şevki Tehnel'in raporlarını inceledim, skandal bir durum. Ağır psikolojik tedaviler altında olan bir insan ve şu anda gereken tedaviyi almıyor, yakınlarına intihar edeceğini söylüyor! Peki bununla ilgili bir psikiyatri muayenesi yapılmış mı? Hayır! Neler yapıldı diyoruz! "Hasta normaldir." Açıklamasını en sonunda bir idari memur yapıyor o da gerçekten o cezaevinde mi çalışıyor? Müdür telefonlara çıkmaktan kaçınıyor! Şu rezaletlere bakın! Bu kişi intihar etse Garibe Gezer gibi diyecekler ki: "Taktir-i ilahidir intihar etti yapacak bir şey yok." Diyeceklerini de biliyoruz! Böylesine gayri insani söylemlere de hiç utanmadan imza atıyorlar değerli arkadaşlar! Olacak işler değil bunlar gerçekten!

Hak ihlalleri bitmiyor! Bakın bize hapishanelerden çok mektup geliyor, mektuplarda ağır hak ihlalleri anlatılıyor. Yusuf Kenan Dinçer Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nden yazmış. Diyor ki: "Kanser hastası ve tek böbreği olmayan Ali Osman Köse'nin cezaevinde ölümü mü bekleniyor?" bu soruyu sormuş.

Mesude Pehlivan çok vahim bir içeriktir bu! "Midemde kanser şüphesi var ama 29 Kasım'dan beri endoskopi çektiremiyorum." Bugün 17 Mart 29 Kasım'dan beri bir mahpus endoskopi çektiremiyor duy Adalet Bakanı, duy Sağlık Bakanı. Neden? "Doktor odasına giriyorum, kelepçeli muayene dayatıyorlar. "Olmaz kelepçeyi çıkarın ben öyle muayene olurum." Diyorum. Kelepçeyi çıkarmıyorlar, tartışıyoruz ve kelepçem açılmadığı için muayene olamıyorum. Tabutta tahliye boşuna olmuyor." Mesude Pehlivan Gebze Cezaevi'nde. İnsanları öldürmek için mi? Kanserlerini ilerletmek için mi cezaevine koyuyorsun Sn. Bekir Bozdağ? Bu ne haldir? Sormuyor musun şu Gebze Cezaevi'nde ne oluyor ne bitiyor? Ben size açık isim tarih, hangi hastaneye gittiğini, neler olup bittiğini anlatıyoruz. Daha ayrıntılı bilgi de veririm, dönün sorun bize. Bu skandallara senin bakanlığın döneminde imza atılıyor.

Emir Karakum Bafra Cezaevi'nden yazmış. "Hasta mahpusların çoğu hapishanelerde ölüyor ya da ölüm döşeğinde tahliye ediliyor. Kimsenin umurunda değil. Sibel Balaç, Gökhan Yıldırım açlık grevinde haksızlığa karşı direniyor. Çıplak arama ve sin kafa rağmen 4 gün hücre cezası alan ben oldum."diyor.

Hasta mahpus Mehtap Şentürk çok vahim bir vaka! Sincan Kadın Cezaevi'ne gittik, müdür görüşmekten kaçındı! Tekrar söylüyorum, böyle bir skandal olamaz! %85 engelli bir tekerlekli sandalyeye mahkum altı bezlenen, annesinin evde baktığı bir kadın Mehtap Şentürk'ü cezaevine yollamışlar, cezaevinde yatsın diye. Hala cezaevinde. Hala tahliye edilmedi. Hala müdür bey bizimle görüşmekten kaçınıyor. Bir insanlık suçu işleniyor! Bir insanlık suçu işleniyor Türkiye'de Mehtap Şentürk halen cezaevinde. Bir an evvel infaz erteleme alması gerektiğini söyleyelim. Zaten bu kişinin cezaevine girmesi bile bir insanlık suçudur.

Sincan Cezaevi'nde hafta sonu telefon görüşleri niye olmuyor dedik; Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü açıklama yaptı. Peki doğru bir açıklama mı? Maalesef açıklama doğru değil! Daha sonra mahpus yakınlarından sorduk, cumartesi günleri telefon görüşü yok yine! Haftada 1'e düşürülmüş! Haftada 1'e düşürülünce hafta içi oluyor, hafta sonu yapılmıyor ve mahpus çocukları anne veya babaları ile görüşemiyor! Sen açıklama yapıyorsun ama dön bir Sincan Cezaevi Müdürü'ne bir sor bakalım ne yaptın? İşiniz gücünüz açıklama yapmak! Dönüpte cezaevi müdürleri ile "Doğru dürüst bu şikayetler hakkında gerekeni yaptın mı? Yapıyor musun?" diye sormuyorsun Ceza TEvkifevleri Genel Müdürlüğü. Bol bol yalan dolan açıklamalar.

Sebahattin Tekin Maltepe Cezaevi'nden yazmış. "Koğuşlarımıza görüntülü telefon kabini yapıldı ama biz görüntülü kabinde görüntüsüz konuşma yapıyoruz. Doktora çıkmak mesele hele diş sorunu olanın vay haline! Telefon için yazılı tebligat istedik vermediler! Ne spor ne atölye tecritteyiz." Diyor.

Bu ay sonu itibari ile açık cezaevi izinleri ile ilgili de çok önemli bir sıkıntı var. Bakanlık halen bir açıklama yapmadı, açıklamayı bekliyoruz. Ne olacak, açık cezaevi izinleri devam edecek mi bitecek mi? Devam etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dışarı çıkıp hayat kurmuş insanları cezaevine doldurarak bir yere varamazsınız bunu da net bir şekilde söylemiş olalım.

Bakın şu çocukların hali ortada! Az evvel söyledim. 548 0-6 yaş arası bebek ve çocuk Türkiye cezaevlerinde mahpuslar. Onlar da mahpus, bebekleri, çocukları cezaevine koyan bir iktidar ile karşı karşıyayız. Bu çocuklar ara sıra dışarı çıkıyor, o bile aslında çok sıkıntılı bir durum çünkü dışarı çıkarken, girerken ağlıyor bu çocuklar çünkü anlamıyorlar "Neden başıma bu geliyor?" diye büyük bir stres, travma yaşıyorlar.

Size yine başka vahim bir vaka göstereceğim. Çok vahim, çok üzücü bir vaka. Tuba Evmez şu anda Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yatıyor, 31 Ocak'ta böbrek nakli yapıldı, 1 ay öncesinde ve bu kadın daha yerel mahkemede avukatının tüm itirazına: "Böbrek nakli yapıldı, ceza da verseniz tutuklamayın, Yargıtay'a kadar en azından beklesin, ağır ilaçlar alıyor, bağışıklık sistemi düşük, cezaevine giderse hayati tehlike yaşar." demesine rağmen tutukluluk kararı ile 6 yıl 3 ay ceza aldı ve şu anda polisler ya evinin önünde ya da hastane odasına girerek onu tutuklamaya çalışıyorlar! Şu anda bu yaşanıyor! Türkiye'de yaşanıyor! Bu kadar insanlık dışı bir durum. Böbrek nakli yapılmış bir kadın, Şanlıurfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi bu kararı aldı. Avukat bey ile görüştük Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz etmiş umarım itiraz karşılık bulur ve bu rezalet biter diye düşünüyorum!

Hiç unutmayacağız Giresun'da hayatını kaybeden kanserden gencecik yaşta ihraçtan sonra kahrından herkesin kendini terk etmesinden, maddi, manevi sıkıntılardan kahrından kanser olan Cafer Bayram hocayı hiçbir zaman unutmayacağız vefatından kısa bir süre önce arkadaşına şu notları yazmış, bunu da okumak istiyorum. Şu notlar Cafer hocanın son 10-15 gün önceki yazdığı notlar, çok dramatik sözler, çok vahim sözler gerçekten ve itham ettiği kişiler çok ağır vebal altında bunu söyleyelim. Diyor ki hasta yatağında kemoterapi alırken Cafer Bayram hoca: "Ben bu dünyada zulmedenlerden, haram yiyenlerden olmadım, tüm günah ve namussuzluğun hüküm sürdüğü, prim yaptığı bir devirde zulme uğradım. Kendimle gurur duyacağım çok şey oldu geçmişte ama en gurur duyduğum konu KHK listesinde o pırlanta insanlarla aynı listede olmak oldu. İnanıyorum ki öte tarafta onlarla beraber olurum." Diyor Cafer hoca okulun bahçesinde cenaze namazı ile öte dünyaya uğurlanmıştı.

Vahim bir vaka da yine burada. Bir Kürt genci, Muş Varto'lu Naim Öztürk insan kaçakçılığı yapan çete üyeleri tarafından arabanın bagajına konulup bir nehre atılmış ve 100 günü aşkındır aile delikanlıyı arıyor! İnsan kaçakçıları korkunç bir cinayete imza atmış ve bu cinayeti işleyenler de sanırım Türkiye'den giden vatandaşlar, bu konuda İçişleri Bakanlığı'nı göreve çağırıyorum, bu cinayetin faillerinin ortaya çıkması gerekir, tüm yetkilileri bu konuda ilgili ülke birimlerini de Sırbistan'da olmuş bu olay. Bu delikanlıyı korkunç bir şekilde öldürenlerden hesap sorulsun diyorum!

Maalesef ki bakın Mahire Yentür onu hatırlatmak isteriz. Bolu Belediyesi'nin Selahattin Demirtaş fotoğrafı paylaştığı için Kürtçe şarkı paylaştığı için işten çıkardığı hanımefendinin mektubu, gazetelerde provakatif bir haber yapılmasından sonra sanki bir Demirtaş fotoğrafının paylaşılmasının ne olumsuzluğu var ama belediye kalkıp sırf bu nedenden dolayı işten çıkardı ve Belediye Başkanı da abuk sabuk açıklamalar yaparak tutarsız açıklamalar yaparak, bu konuda gerçek dışı beyanlar veriyor. Açıkça bir nefret suçu, bir kişinin fotoğrafını paylaştığı için o kadının kimliğinden dolayı onu işten atmak açıkça bir nefret suçu ve Belediye Başkanı diyor ki: "Biz onu fotoğraf paylaştığı için atmadık, siyasi sözler söylüyordu." Öyle bir şey de yok onu da öğreniyoruz. Öbür taraftan öğreniyoruz ki; kadıncağız zorla mobbing ile kendisi imza atmak zorunda kalmış "Yoksa siciline işlenir biz seni çıkarırırsak." Denilmiş ama Belediye Başkanı'nın açıklamasında; "Biz çıkardık." Diyor. Belediye'nin resmi açıklaması: "Kendisi istifa etti." Belediye Başkanı: "Biz çıkardık." Diyor. Tutarsızlık tüm boyutları ile ortada ve neyin ne olduğunu da herkes anlamış durumda. Tam bir hasmane bir tavır ile karşı karşıyayız. CHP Genel Merkezi'ni bu konuda göreve çağırıyorum. Bu tür ırkçı yaklaşımlar konusunda CHP Genel Merkezi'nin bir açıklama yapması gerekiyor. Son derece üzücüdür, son derece yaralayıcıdır, HDP seçmeni bundan son derece rahatsızdır ve verdiği oyların da mutlaka yarın öbür gün seçimde hesabını da soracaktır, bunu da herkes çok iyi bilsin. Bu konularda CHP'nin sessizliğini anlamak mümkün değil! Bir an evvel bir açıklama yapmaları gerektiğini söyleyeyim. Bu başkan maalesef çok olumsuz uygulamalara da imza atmış! Gayri insani maalesef bazı uygulamalara da imza atmış. Onları da söylemek isteriz. Belediye Başkanı olarak HDP Bolu İl Başkanı'na bir davetiye gönderiyor ve bu davetiyeyi alan Başkan Kongreye gidiyor ve daha sonra "Kongreye niye davetsiz geldin?" denilerek bu kişi kongreden kovalanıyor! Başkan da davetiyeyi paylaşarak, sosyal medyada da bunu paylaştık, bu kadar nezaket dışı izah edilemeyecek bir muameleye maruz kaldığını beyan etti, bundan sonra artık bir şey söylemeye gerek yok, böylesine bir karakterdeki kişi hakkında yorumu artık kamuoyuna, CHP Genel Merkezi'ne, Sn. Kılıçdaroğlu'na bırakıyorum!

İstanbul Barosu İstanbul Emniyeti'nde gözaltındaki kişilerin avukatsız mülakat görüşüne tutulması ile ilgili önemli açıklamalar yaptı. İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi bunun hukuka aykırı olduğunu net bir şekilde söylemiş oldu.

Şu tabloda vefat ettikten sonra iade edilen KHK'lıların listesi. En az 19 KHK'lı vefat ettikten sonra OHAL Komisyonu tarafından iade edildi. Bu da Türkiye OHAL tarihine kara harflerle yazılan bir mesele oldu maalesef.

Şu çocuk Muhammed Elcasim. Taha Elgazi diyor ki: "2 gün önce engelli çocuk karton ve naylon topladığı esnada polis tarafından çevrilip Oğuzeli Geri Gönderme Merkezi'ne alınıp 48 saat içinde direkt sınır dışı edildi." Bunu kınıyoruz. Geçici Koruma idari sistemine istinaden Suriyeli sığınmacı kişi 7 gün içinde sınır dışı edilir ama maalesef son dönemde aynı gün içinde sınır dışı edilmeler oluyor.  Böyle alıp engelli bir çocuk, 7 gün bekletmeniz gerekiyor, aynı gün içinde sınır dışı edip çocuğu ve ailesini mağdur ediyorsunuz.

Acun Karadağ bir açıklama yapmış. Önemli bir açıklama. Acun Karadağ Yüksel Direnişçisi ve direnişi ile ilgili bir Anayasa Mahkemesi kararında haklı olduğu ortaya çıkmış, kendisine birtakım engellemeler yapıldığı ve cezalar verildi sırf direndiği için ve ardından Anayasa Mahkemesi bütün bu cezaların hukuka aykırı olduğunu, Anayasa'ya aykırı olduğuna karar verdi çünkü vatandaşların önceden haber vermeksizin toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı var. Bu da bir hakkın iadesi olarak tekrar kayıtlara geçti. Acun Karadağ hoca soruyor: "Polis bu yaptığının yasa dışı olduğunu biliyordu, bunu İçişleri Bakanlığı emri ile yapıyordu, AYM hak ihlali kararı vermeden önce de biz hak ihlali olduğunu söylüyorduk. Şimdi sevinecek miyiz borcumuz yok diye? Benim kalbime takılan pilin, Astım hastalığımın, her türlü zarar gören bedenimizin, ruhumuzun, Nazan'ın elmacık kemiği yerine takılan platinin, ailelerimize yaşatılanın bedelini ödeyebilecek tek karar var o da halkın bu iktidara ve daşizme gereken cevabı verecek olmasıdır!" diyor.

Tekrar hatırlatıyoruz ve hep hatırlatacağız; Nesrin Gençosman 3.5 yıldır hakkında açıklama yapılmayan, soru önergelerimize rağmen açıklama yapılmayan bir genç Kur-an Kursu öğretmeni, biz halen bu cevabı bekliyoruz, sonuna kadar beklemeye devam edeceğiz.

Mustafa Kabakçıoğlu beyaz plastik sandalyede hayatını kaybeden ve yıllardır açıklama yapılmayan ve adli olarak takipsizlik verilen, davası Anayasa Mahkemesi'nde olan bir mahpus, bu da Anayasa Mahkemesi'nde bir hak ihlali olarak sonuçlanacaktır. Buna eminiz!

Garibe Gezer yine ölümünden önce de verdiğimiz soru önergeleri cevaplanmadı, intiharından sonra da verdiğimiz soru önergeleri aylardır cevaplanmamaya devam ediliyor!

Geçtiğimiz günlerde 14 Mart Tıp Bayramı'ydı. Sağlık Bakanlığı önünde iktidarın doktorlara yönelik özlük hakları konusundaki iyileştirmeleri niye yapmadığını sorduk. Sormaya devam edeceğiz, zamlar, enflasyon karşısında komik duruma düşmüş hekim maaşları var ve halen bu noktada iktidar adım atmıyor. TTB gereken isteklerini söylüyor ama iktidar hala bu konuda gözlerini kapatmış durumda. "Giderlerse gitsinler." Diyor, bunlar son derece vahim açıklamalar Cumhurbaşkanı tarafından!

Geçtiğimiz günlerde TTB Yönetim Merkez Konseyi Üyesi Dr. Deniz Aydoğdu'yu da konuk alarak program yaptık ve bunu gündem ettik.

Az evvel bahsetmiştim, Bolu HDP İl Başkanlığı'na CHP'li Belediye tarafından gönderilen bir davetiye. CHP Bolu İl Yönetimi; HDP İl ve İlçe Başkanlığı'na davetiye göndermiş ve HDP İl Eş Başkanı İbrahim Başkan bu toplantıya gittiği zaman adeta kovulur gibi karşılanmış ve toplantıdan çıkmak zorunda kalmış. Bunun insanlıkla hiçbir alakası yok! Bu da bir  belge olarak bizde duruyor, bunun cevabını vermesi gerektiğini Bolu Belediyesi'ne hatırlattık ama halen bir cevap yok. Belge apaçık burada, CHP Genel Merkezi de bütün bu vahim gelişmelerden haberdar olsun.

Ukrayna Rusya savaşındaki vahim gelişmeler devam ediyor. Gerçekten çok vahim fotoğraflar yansıyor. Bakın halk çok zor durumda, ölüyorlar, yaralanıyorlar, 2 milyon kişi göç etmiş durumda, kalan siviller silahlanıp savaşmaya çalışıyorlar. Halkın durumu son derece vahim, Putin acımasızca saldırıyor, NATO'nun ne kadar hatası olursa olsun o ayrı bir konu ama şu anda saldırılara karşı net bir şekilde herkesin durması gerektiğini sürekli söylüyoruz.

Sağlık Bakanlığı 65 ile 72 yaş arasındaki doktorları göreve çağırmış. Biz bunu 2 yıl önce söylemiştik; dedik ki: "Pandemi başlıyor, hekim ihtiyacı çok olacak, KHK'lı hekimleri de geri çağırın, sağlık çalışanlarını da işe iade edin." Dedik fakat yapmadılar! Emekli olanları da çağırın dedik, emekli olanları çağırdılar fakat KHK'lı olanlara özel bir alerjileri var davet etmediler ve şu anda geri çağırıyorlar! Neden? Kötü sağlık politikaları yüzünden o zamanki hekim sayısı bile kalmadı, hekimler akın akın yurt dışına gidiyor, paçası tutuşan Sağlık Bakanlığı el mecbur 65-72 yaş arasındaki hekimleri çağırıyor ama biz bunun yetmeyeceğini, KHK'lı hekimlerin ve sağlık çalışanlarının da davet edilmesi gerektiğini net bir şekilde söylüyoruz!

Her gün bizim elimize birçok belge geliyor bakın! Eşinin KHK'lı olması nedeniyle ihraç edilen bir kadının belgesini kamuoyuna yansıtmıştık, burada da göstermiştik. Daha sonra haber aldık ki bizim bu tazyikimizden, gerçeği ortaya çıkarmamızdan sonra OHAL Komisyonu eşi KHK'lı diye ihraç edilen kadını işine iade etmiş, böyle bir mahcubiyet yaşayarak adım atmışlar, biz tazyik yapmaya devam edeceğiz, hukuksuzluklarla savaşmaya devam edeceğiz. İhlalleri ortaya çıkarmaya devam edeceğiz değerli arkadaşlar.

Körfez Körfez Ağadere bölgesinde çalışmalar devam ediyor. Körfez ilçemizde Ağadere caddesinde çalışmalar hala bitmiş değil ve hala ramazan öncesi esnafın işleri aksamış durumda. Körfez ilçesinden bir açıklama bekliyoruz.

Bir vahim gerçek, Kocaeli Milletvekili olarak söyleyeyim; Türkiye'de en pahalı ekmeği Kocaeli halkı yiyor. Kocaeli Valiliğinin bu konuda bir çözüm bulması gerekiyor. Sürekli ekmek gramajını düşürerek durumu idare etmeye çalışıyorlar. Yine de fiyatı artıyor ama gramajı düşürmeye çalışıyorlar, böylece hesap edildiğinde gramaj fiyat oranları hesap edildiğinde en pahalı ekmeği Kocaeli halkı yiyor.

Çıkarılan işçiler eylemde! Kocaeli Hyundai'de eylem var ve 10 işçi çıkarılmış, bu konuyu da yakından takip ediyoruz.

Yine bir başka yakından takip ettiğimiz konu Kocaeli'nde yerel gazeteci, önemli gazeteci Güngör Arslan'ın katledilmesi olayı, 10 kişi şu anda tutuklu, korkunç bir cinayet var, halen aydınlatılmıyor, Av. Cahit Çiftçi ile konuştuk, dosyada gizlilik kararı olduğundan birtakım ifadelere erişemediklerini söylüyor, müşteki ifadelerine bile erişemiyor, olacak bir iş değil! Avukatın elini kolunu bağlamaya çalışarak, önüne set çekerek bir soruşturma yönetilemez, avukatın da bu konuda bilgi sahibi olması ve soruşturma hakkında fikir yürütmesi ve olasılıkları hesap etmesi gerekiyor bunu da net bir şekilde söylemiş olalım.

Kocaeli Küçük Millet Meclisi toplantısına katıldım. Bir STK temsilcisi olarakta Kocaeli'nde Küçük Millet Meclisi toplantılarına katılıyordum. Sn. Bahri Odabaş yıllardır büyük bir fedakarlıkla sanırım en az 12 yıldır bu çalışmayı yürütüyor, tebrik ediyorum kendisini, Sivil toplumun farklı üyelerinin beraber oturup konuşması her zaman önemlidir ve bir mesafe alınması açısından son derece değerlidir. Bir milletvekili olarakta fırsat bulduğum her zaman katıldım, katılmaya da devam edeceğim inşallah.

Rachel Corrie'yi unutmamız mümkün değil, dün yıl dönümüydü.Rachel Corrie Filistin'li bir doktorun evinin bulldozer ile yıkılmasına bir insan olarak, bir insan hakları savunucusu olarak vicdanı ile karşı çıkmış bir kişiydi. Müthiş bir kişiydi, unutamayacağım bir kişidir, yıllardır onu anarım. Gerçekten son derece değerli son derece vicdanlı bir insandır. Onun Filistin'den Amerika'daki annesi ve babasına yazdığı mektupları okursanız zaten ne kadar nitelikli ne kadar saygılı ne kadar vicdanlı insan olduğunu anlarsınız, ben bütün mektupları okudum ve kendisine bundan dolayı çok büyük bir saygı duyuyorum. Rachel Corrie Foundation diye bir vakıf var, çalışmalarını takip ediyorum. Annesi babası, çocuklarının katledilmesinden sonra kendilerini Filistin'e, Gazze'ye adamış insanlar çok fedakar vicdanlı insanlar. Birkaç kez Türkiye'ye de geldiler ve gerçekten çocukları ile ne kadar gurur duysalar azdır. Bu vakıf çalışması ile çocuklarının amacını, hedefini, idealini yaşatmaya çalışıyorlar yanlarındayız.

Maalesef bir üzücü haberimiz daha var. Mesut Karaboyun Almanya'da intihar etti, bir astsubaydı, KHK ile ihraç edilmiş, Almanya'da hayatını kurmaya çalışan bir insandı. Birçok nedenden dolayı depresyona girdiğini, yeterli tedavi alamadığını ve maalesef intihar ettiğini öğrendik. Yaptığım araştırmalar böyle. Önümüzdeki günler sanırım Giresun'da cenaze namazı kılınacak biz bunları çok vahim gelişmeler olarak görüyoruz. Tüm KHK'lılara lütfen sağlığınıza dikkat edin, en ufak bir üzüntünüz, sıkıntınız varsa, psikiyatriste gidin tedavi alın hiç çekinmeyin ve gerekenleri yapın yoksa böyle bir kısır döngüye girip intihar ederseniz iktidarın korkunç suçlarıdır bunlar. İnsanları açlığa, susuzluğa ve çaresizliğe itmiştir ve insanlar bundan dolayı intihar etmektedir. İktidarın cinayetlerindendir, başka bir şey değildir çünkü insanların hayat hakkı gasp edilmiş, memleketinden uzaklaşmak zorunda kalmış, başka diyarlarda hayat sürdürmeye çalışmış, bir dala tutunmaya çalışmış ama bütün bu travmalara karşısında da depresyona girip intihar etmiş bir insan tablosu var. Gencecik bir insan Mesut Karaboyun, maalesef ki intihar etti çünkü onu iktidar büyük bir çaresizliğe düşürmüştü.

Tekrar hatırlatıyoruz Osman Kavala cezaevinde zulmen tutuklu, bir an evvel serbest bırakılması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına uyması gerektiğini söylüyoruz.

Şerif Mesutoğlu'na haksız hukuksuz bir Yargıtay onaması ile müebbet hapis cezası verildi. Anayasa Mahkemesi'nin karar vermesi gerektiğinin altını çiziyoruz.

Selçuk Kozağaçlı da zulmen tutuklu olan Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı ve gerçekten çok ağır bir şekilde suçlanan ve zulmen o zindanlarda tutulan bir kişi maalesef. Son derece nitelikli bir hukukçu, abuk sabuk iddialar ile cezaevinde tutuluyor.

Şenyaşar Ailesi'nin dramını takip ediyoruz. Unutmuyoruz, gündem etmeye de devam edeceğiz!

Yusuf Bilge Tunç için bakın çok önemli bugün AİHM'den bir karar çıkacak, Yusuf Bilge Tunç 2.5 yılı aşkındır, 3 yıla yaklaşıyoruz kaçırıldı, kaybedildi, muhtemelen birtakım devlet güçleri tarafından kaybedildi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olaya el koydu, Türkiye'ye sorular sordu ve sonunda bugün kararını açıklayacak. Konuyu hassasiyetle yakından takip ediyorum. Karar bakalım nasıl çıkacak? Türkiye'de kaçırılmalar ve işkenceler var. Bu konuda gerekenler yapılmıyor, Türk mahkemeleri gerekeni yapmıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olaya el koyuyor, Yusuf Bilge Tunç nerede diye sordu araştırdı, bugün karar günü bunu bekliyoruz. Bakalım nasıl bir karar çıkacak? Umarım ki adaleti sağlayan bir karar çıkar diye düşünüyorum.

Yasin Ugan da yine uzun süre kaçırıldığını ve işkence edildiğini söyleyen bir insan, burada tekrar kayıtlara geçirelim. Bütün bunlar araştırılmıyor! Kim bu insanları kaçırdı ve işkence etti. Beyanları ile bunu kamuoyuna duyurdu ve üstü örtülmeye çalışılıyor.

Gökhan Türkmen de 9 ay boyunca kaçırılıp işkence edildiğini söylüyor ama beyanları araştıran yok! Yapanın yanına kar kalmayacak bunu da söylemiş olalım.

Gülistan Doku 2 yılı aşkındır bulunmuyor ve maalesef ki iktidar yetkilileri gerekeni yapmadığı için bulunmuyor, tekrar Gülistan Doku bulunsun, Meclis'te bir araştırma çalışması yapılsın diye sesleniyoruz. Bir komisyon oluşsun, Gülistan Doku araştırma komisyonu olsun diye istiyor aile ve biz de destekliyoruz.

Hürmüz Diril hala bulunmadı, 2 yılı geçti, soruşturmasında çok büyük şüpheler var. Vali, savcı ve hâkim bir araya gelmesinden sonra iddianamenin iptal edildiğini öğreniyoruz, avukatı olan Kemal Cengiz'in iddiaları son derece vahim ve adil bir yargılamanın olmadığı konusundaki şüphelerimiz her geçen gün artıyor.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!