Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun YouTube kanalında yönettiği ÖFG TV programına 6-7 Eylül olaylarının tanığı Prof. Dr. Baskın Oran konuk oldu.
O günler Kıbrıs'ta Rumlar dönemin İngiliz sömürge yönetimine karşı bağımsızlık mücadelesi veriyordu. 6 Eylül 1955'te radyo, Selanik'te bir bomba patladığı haberini duyurdu. İstanbul Ekspres akşam baskısına "Atamızın evi bomba ile hasara uğradı" manşetiyle çıkmıştı.
Prof. Dr. Baskın Oran, Askeri Yargıtay Başkanı Fahri Çoker'in arşivinden; İstanbul'da 4214 dükkan, 1004 ev, 73 kilise, 26 gayrimüslim okulu, 1 havra, 8 ayazma, 2 manastır, 1 mezarlık, 5 dernek binası, 21 fabrika, 14 imalathane, 1 laboratuvar, 26 eczane, 11 muayenehane, 12 otel pansiyon, 18 fırın, 91 lokanta ve gazino, 19 pastane, 1 hamam, 2 garaj, 3 benzin istasyonu, 23 depo, 2 sinema, 10 kuyumcu, 11 otomobil ve kamyonet, 14 çeşitli iş yerlerinin saldırıya uğradığını aktarıyor. Resmi rakamlara göre üç kişi öldü, 30 kişi yaralandı ve 60 kadın tecavüze uğradı. Resmi olmayan rakamların bunlardan çok daha fazla olduğu söyleniyor.
Oran çeşitli kaynaklarda; 3 ila 15 ölü, 300 ila 600 yaralı olduğunu ve 40 ila 220 Rum kadınının tecavüze uğradığını aktarıyor.
O zamanlar 10 yaşında olan Oran yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"O akşam abim Taşkın ki ve ablam Nesrin beni Alsancak Gündoğdu'da Ünüvar açık hava sinemasına götürmüşlerdi. O gece hiç unutmuyorum oynayan film Kahraman Şerif Gary Cooper'ın. Filmin sonuna doğru dışarıdan bağırışlar gelmeye başladı. Sınıftan arkadaşımı direğe tırmandırıp Yunan bayrağını indirdiklerini gördüm. Korktum, ne oluyor abla abi dedim. Yan sokaklardan evimize koştuk, ev hınca hınç girmek mümkün değil. Alsancak gayrimüslim mahallesiydi, ne kadar gayrimüslim komşu varsa bizim eve doluşmuşlar çünkü mahalleli için babam yaşlı, çok ciddi bir adam, eski CHP milletvekili 1943-1950 arasında yapmış, kapımızda da avukat levhası. Zangır zangır titriyordu içerideki komşular ve bu arada evleri yağmalanıyor, yıkılıyor ve kalabalığın sesi bizim eve doğru geliyordu. Sonunda da dayandılar kapıya. Babam demir kapıyı tutup açtı, bağırdı adama "Ne var? Nedir bu rezalet? Ne istiyorsun?" diye. Elebaşı: "Gavurlar bu eve gelmişler, onları istiyoruz." dedi. Hiç unutmuyorum, babam: "Defolun, derhal defolun buradan. Burası Türk evi diyerek kükredi." Hayrettir "Peki amca." diyerek çekip gittiler. Yandaki evleri yağmalamaya... 10 yaşındaydım ve o sabah kalktığımda yatağım ıslaktı. Müslüman Türk çocuğu olduğum halde, artık düşünün gayrimüslim komşularımızın halini düşünün!.."
"BİR GAYRİMÜSLİM KARŞITI HAREKETTİ VE BİR SINIF OLAYIYDI!"
6-7 Eylül olaylarının amacına ulaştığını belirten Oran, "Sadece Müslüman Türklerin kalmasını istiyorlardı. Sadece Rumlar değil tüm gayrimüslimler perişan edildi! İlginçtir; gayrimüslimler Türkiye'yi bırakıp gitmedi. 1964 sürgününde gitti yüz yıllardır İstanbul'da yaşayan gayrimüslimler. İstanbul'daki 130 bin Rum'un sayısı bugün 2000'e indi ve bunların çoğu yaşlı! Amaçlarına ulaşmış oldular! Yerlerine Anadolu'nun işsizleri geldi yerleştirildi! Bu bir gayrimüslim karşıtı hareketti, aynı zamanda bir sınıf olayıydı." ifadelerinde bulundu.
"GAZİ MUSTAFA KEMAL 1919'DAN 1924'E KADAR TÜRKİYELİ KAVRAMINI KULLANDI"
Oran, Anayasanın "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." 66 maddesine ilişkin, "Biz Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür diyemeyiz, Türkiyelidir dememiz lazım! 1974 yılındaki 'Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar' raporunda yazdık, Başbakanlığa bağlı bir danışma kuruluydu o. Sonrasında birtakım adamlar kürsüde yırttılar o raporu! Gazi Mustafa Kemal 1919'dan 1924'e kadar Türkiyeli kavramını kullandı.
Türkiye gençleri, Türkiye kadınları, Türkiye ordusu dedi! Sonra 1923'te Lozan yapılıp devlet kurulunca ve 3 ay sonra da 29 Ekim'de Cumhuriyet kurulunca artık Türkiye kelimesini bıraktı, Türk demeye başladı! İşte bu çok tatsız oldu! Türkiye'yi çok olumsuz bir yere götürdü. Bunu da bilmemiz lazım! Önce gayrimüslimleri sonrasında da Kürtleri dışladı." ifadelerinde bulundu. Etnik olarak Türküm diyenlere hayret ettiğini belirten Oran Anadolu'da otokton halklar ile karışmadan 85 milyon olmanın mümkün olmadığını hatırlattı. "Fatih Sultan Mehmet'in annesi Rumdu. Topkapı Sarayı'nın sınırları içinde bir kilise vardır! O kilise hala kilise olmaya devam eder, adı Aya İrini Kilisesi. Bunun sebebi de Fatih'in annesinin özel kilisesi olmasıdır! Biz ne etnik bakımdan Türk olmaktan bahsediyoruz?"
"ASİMİLE OLMAK HAKTIR, ASİMİLASYON POLİTİKASI SUÇTUR"
Bireyin özgür iradesi ile asimile olmasının yanı sıra asimilasyon politikasını gütmenin suç olduğunu vurgulayan Oran, "Birey asimile olmak istiyorsa olur fakat devlet asimile ediyorsa, etmeye çalışıyorsa bu suçtur!" dedi. Türkiye Cumhuriyeti'nin, hakimiyetini devam ettirmek için bir düşman bulma tutumunu bırakması gerektiğini böyle devam edemeyeceğini söyleyen Prof. Dr. Baskın Oran, mecburi ve gönüllü olmak üzere iki tür vatandaş tanımını şöyle ifade etti: "Mecburi vatandaş şu anda devletin istediğim gibi olsun dediği vatandaştır. Oysa böyle vatandaşa güvenemezsin! Gönüllü vatandaşa güvenebilirsin. Gönüllü vatandaşta kendi kimliği inkar edilmeyen vatandaştır! Bir bağımsız devlet söz konusudur, o bağımsız devlet tek parçadır, parçalanmaz bir olaydır fakat vatandaşların gönüllü olarak bunu istemesi gerekir! Zorunlu olarak değil. Zorunlu vatandaşa arkanı dönemezsin, güvenemezsin. Devletin bunu anlaması gerekir! Vatandaşın gönüllü olabilmesi için de kimliğinin tanınması gerekir."
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.