Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "yolsuzluk ve rüşvetin olmadığı bir Türkiye" vaadine gönderme yapan Karamollaoğlu, hükümetin ekonomi politikasını eleştirdi.
'EKONOMİNİN TEMELLERİNE ZARAR VERİYORLAR'
Karamollaoğlu konuşmasında AK Parti'yi eleştirerek başladı. "Yeni bir iktidarın ayak seslerini duyan AK Parti iktidarı, seçimi kazanmak için şimdilerde Hazinenin tüm musluklarını açıyor" diyen Karamollaoğlu şunları söyledi: "AK Parti bir taraftan gerçekleşmesi imkânsız sayıda konut projesi iddiasıyla ortaya çıkmakta, diğer taraftan pek çok popülist politikayı hayata geçirme gayreti içine girmekte. Seçim öncesinde, elde kalan son kamu kaynaklarının çok daha fazlasını plansız-programsız şekilde çarçur etme yarışına girmiştir. Yapılanların kime, hangi kesime nasıl bir fayda sağlayacağı araştırılmadan, bütçeye nasıl bir yük getireceği belirtilmeden, 20 yıldır yapmadıklarını; seçime 7-8 ay kala geç kalmışlık sendromu ile yıka döke, ekonominin temellerine ve mali disipline zarar vererek vaatlerde bulunuyorlar. Nasıl olsa yapılan vaadlerin hepsi seçim sonrasına kalacak, bunu da biliyorlar."
'İKTİDARIN DERDİ KOLTUĞUNU KORUMAK'
Karamollaoğlu şöyle devam etti: "Bu ortamda, pek çok kamu kurumu halkın sıkıntılarına çözüm getirecek herhangi ciddi bir çalışma yapmazken, Ankara’da gece gündüz demeden harıl harıl çalışan tek bir kurum çıkıyor karşımıza: O da Merkez Bankası Banknot matbaası. Son dönemde elimize aldığımız paraların çoğunun gıcır gıcır olması da işte bu yüzden. İnsanımız kısa sürede yüksek maaş aldığını sanıyor ama ay sonunu getiremediğini anlamakta gecikmiyor. İktidarın derdi koltuğunu korumak. Seçime kadar durumu kurtarmak yetiyor kendisine. Sonrasında bu yanlış politikalar nedeniyle milletin içeceği acı ilaç ve sıkacağı kemer, umurlarında değil. Biz iktidarın mental yorgunluk yaşadığını sanıyorduk. Oysa çok daha vahim bir durumla karşı karşıya iktidar, çünkü ciddi bir psikoz bozukluğunun içine girmiş bulunuyor. 20 yılın yıpranmışlığını yeni ve süslü ambalajlarla örtmeye çalışıyor.
Sayın Erdoğan şimdi de yolsuzluk ve rüşvetin olmadığı bir Türkiye vaat ederek bunu kendilerinin başaracaklarına inanıyor. Güler misin ağlar mısın? 20 yıllık bir geçmişi olan iktidar, problem var diyor. Ne zaman 20 yıl sonra? Çözeceğim diyor, 20 yıl sonra? Ne zaman? Bir dönem daha verirseniz. Allah sana akıl fikir versin."
FAİZ ELEŞTİRİSİ...
Hükümetin faiz politikasını eleştiren Karamollaoğlu, "Faizle kredi çekenler kendilerini enflasyona karşı bir şekilde korumayı başarırken sistemin dışında kalanlar ve sabit gelirliler her geçen gün eziliyorlar. Bu nasıl faizle mücadele anlamak mümkün değil. Erdoğan milleti faiz lobilerine esir etmiştir. 'Nas var ben başka türlü yapmam' banka faizlerinde Nas yok mu? "Ben ona karışmıyorum' ne demek karışmıyorum. Merkez Bankası faizleri öbür faizi tetikliyor. Bu kadar âmâlık olmaz. Bundan 17 sene önce bir kanun çıkardılar. Milli gelirin en az yüzde 1'ini tarıma destek olarak verecekler diye. Bu kanunu bir kere bile uygulamadılar. İktidar geçen yıl uygulamaya koyduğu ekonomi politikaları nedeniyle yangın yerine çevirdiği ekonomideki ani kur yükselişlerini önlemek için “kur korumalı mevduat” gibi ucube bir uygulamayı hayata geçirmişti. Hazine ve Maliye Bakanı tarafından da ilk önce bu “Kur korumalı mevduat uygulamasının bütçeye yükü olmaz.” denilmişti. Sonra sınırlı olacağı belirtildi" dedi.
'İNSANDA UTANMA DUYGUSU OLMASI İCAP EDER'
Karamollaoğlu son olarak şunları dedi: "Gelinen noktada, daha yılın ilk sekiz ayında, Merkezi Yönetim Bütçesinde kur korumalı mevduat için bütçeden ödenen tutar 75,6 milyar lirayı aştı. Bu tutarın içinde, daha TCMB kaynaklarından yapılan ödemeler yok. Kur korumalı mevduat uygulaması için getirilen vergi istisnaları nedeniyle uğranılan on milyarlarca liralık vergi kayıpları da bu rakama dahil değil.Ayrıca bu denli yüksek maliyetli, “gideceği yer, duracağı durak belli olmayan” kur korumalı mevduatın önümüzdeki yıl da aynen devam edeceği anlaşılıyor. Özetle; Merkez Bankasının gösterge faizini “nas” gereği talimatla indirtip, bu “nas”ın dışında kaldığı anlaşılan piyasa faizini fırlatan, kamunun borçlanma faiz yükünü tarihte görülmemiş seviyelere çıkaran, ülkenin temerrüt risk primini (CDS) tavan yaptıran bir iktidar ile karşı karşıyayız! Bir mefhumu araç olarak kullanıyorsunuz, işte ben bunu dinin istismarı olarak görüyorum! İslamcılık dediğiniz de bu! Ülkeyi faiz batağına mahkum edeceksiniz, "MB faizinde nas var" diyerek de milleti kandıracaksınız. Hadi milleti kandırdınız, Cenâb-ı Hâkk'ı nasıl kandıracaksınız? Birazcık insanda utanma duygusu olması icap eder!
Yatırıma ayrılan pay sadece 107.9 yani 108 milyar lira. Faize giden 423 milyar lira para. Bu veriler iktidarın tercihini ve önceliklerini gösteriyor. İktidar geçen yıl uygulamaya koyduğu ekonomi politikaları nedeniyle ani kur yükselişlerini önlemek için Kur Korumalı Mevduat gibi ucube bir uygulamayı hayata geçirdi. Önce bu uygulamanın bütçeye yükü olmaz demişti. Sonra olacak ama sınırlı kalacak itirafında bulundu. Sonradan baktık ki atı alan Üsküdar'ı geçmiş. Gelinen noktada yılın daha ilk 8 ayında bu senede merkezi yönetim bütçesince Kur Korumalı Mevduat için bütçeden ödenen miktar 75,6 milyar lira oldu. Önemli değil onlar için ama bu büyük bir rakam. Bu tutarın içinde daha Merkez Bankası kaynaklarından ödenenler yok."
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.