Bu özel aracın en çarpıcı özelliği, iç mekanında bulunuyor; Lüks otomobil üreticisi tarihinde yaratılan en görkemli parke deseniyle dikkat çekiyor. Aynı zamanda marka, yine çağdaş tarihinde ilk kez roadster gövde tipinin modern bir yorumunu sunuyor.
İç mekanda, detaylı bir şekilde uygulanan ahşap işçiliği toplamda bin 603 adet siyah ahşap üçgenin birleşimiyle şekilleniyor. El yapımı ahşap parça, neredeyse iki yıl süren mükemmelleştirme süreci sonucunda titizlikle otomobilin iç mekanına ve dışındaki metal ayrıntılara entegre edilmiş. Karanlık Baccara gülünün cazibesinden esinlenilen otomobil, düşen gül yapraklarının soyut bir ifadesini yansıtıyor. Arka planda bin 70 mükemmel simetrik öğe yer alıyor, asimetrik olarak yerleştirilen 533 kırmızı parça ise gül yapraklarını temsil ediyor.
Aracın gövde kısmında Özel Audemars Piguet saati, çıkarılabilir bir sabit kemerle birleştirilmiş olarak yer alıyor. Müşteriler saatin hem otomobile monte edilmesini hem de çıkarılabilir olmasını, böylece bir kayışa takılıp giyilebilmesini istedi.
Bu özellik bir düğmeye dokunarak saati nazikçe gösteren elektrikli bir toka mekanizmasıyla gerçekleştiriliyor. Elle işlenmiş gül oyması detayıyla dikkat çeken beyaz altın madeni paranın vurgulandığı saat, Audemars Piguet zanaatkarlarının özgün becerilerini yansıtan eşsiz bir eser olarak öne çıkıyor. Saat çıkarıldığında ön panodaki açıklık, titanyum işlenmiş zarif bir başlık ile kapatılıyor.
Tasarımcıları tarafından araca uygun özel bir şampanya kutusu talep edildi. Kutu, aracın detaylarına uygun olarak tasarlandı ve gül deseni ile süslendi.
Otomobil, çıkarılabilir bir sert tavan tasarımıyla iki ayrı karaktere sahip. Tavan olmadan, Droptail ince, açık üst roadster olarak görünüyor. Tavan takıldığında ise otomobil etkileyici bir coupe’ye dönüşüyor. Tavanın altında, Rolls-Royce için bir ilk olan otomobilin adını taşıyan metal levha yer alıyor.
La Rose Noire Droptail’ in dış tasarımı özel bir parlaklık taşıyor. Otomobilin dış yüzeyini kaplayan ’’ Hydroshade ’’ adlı kaplama, duotone temasına uygun olarak tasarlandı ve otomobil için özel olarak geliştirildi. Ayrıca, dış tasarım ’’True Love ’’ adı verilen özel bir kırmızı ton ile tamamlanmış durumda.
150’den fazla deneme ile geliştirilen bu benzersiz boya işlemi, tasarımı iç mekanda devam eden özel bileşenleriyle uyumlu hale getiriyor. Otomobilin Pantheon ızgarası vantilatörlerinde ise müşteri bağlılığı dikkat çekiyor. True Love boyası, vantilatörlerin ters yüzeyine el ile uygulanarak zarif bir süsleme sağlanıyor.
Cesur ve tarihi otomobil, özel bir ailenin tutkusu, zevki ve anlam dolu deneyim arayışının bir ifadesi olarak öne çıkıyor ve aynı zamanda Rolls-Royce Motor Cars efsaneleri arasina bir yenisini daha ekliyor.
Hibya Haber Ajansı
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.