Beslenmelerinde karbonhidratlı ve şekerli yiyecekleri fazla tüketenlerin yanı sıra kullandıkları suların florür oranı çok düşük olan kişilerin daha fazla çürük tehlikesi altında olduğuna dikkat çeken Dt. Fırat Adin, diş çürükleri hakkında şunları söyledi:
"Diş çürüklerinin genellikle karbonhidratlı yiyeceklerin (şeker, nişasta vs.), kola ve benzeri şekerli gazlı içecekler, kek, çikolata vb. özellikle yapışkan gıdaların diş yüzeyinde uzun süre kalmasıyla oluşur. Ağızda var olan bakteriler bu gıda artıkları ile beslenmekte ve bu mikroorganizmalar yardımıyla asit üretilmektedir. Bir süre sonra bu asidik ortam dişin sert dokularında yıkıma sebep olup diş çürüklerini oluşturmaktadır.
Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerin fırçalanması ve her gün diş ipliğinin düzenli kullanılması en etkili yoldur. Yiyecek artıkları en çok dişlerin çiğneme yüzeylerindeki girintilerde ve dişlerin birbirine değdiği ara yüzeylerde biriktiği için, uygun diş fırçası seçilmelidir. Diş hekimi kontrollerinin düzenli aralıklarla yapılması çürüğün erken dönemde yakalanması için en iyi yoldur” dedi.
Periodontal hastalıklar dişeti ve dişleri destekleyen diğer dokuları etkileyen iltihabi hastalıklar olduğunu belirten Dt. Fırat Adin, şu bilgileri paylaştı:
“Erişkinlerde diş kayıplarının yüzde 70’inden periodontal hastalıklar sorumludur. Bu hastalıklar erken dönemde teşhis edildiklerinde kolay ve başarılı bir şekilde tedavi edilebilirler. Periodontal hastalıklar dişeti iltihabı (gingivitis) ile başlar. Bu dönemde dişetleri kanamalı, kırmızı ve hacim olarak büyümüştür. Erken dönemde çok fazla rahatsızlık vermeyebilir. Tedavi edilmezse hastalık periodontitise ilerleyerek dişeti ve dişleri destekleyen çene kemiğinde geriye dönüşümsüz hasar oluşturabilir. Dişleri destekleyen diğer dokularla birlikte çene kemiğinde de hasar oluşur. Hastalık ilerledikçe dişler sallanmaya başlar, hatta çekime gidebilir.
Popülasyonun büyük bir kısmında görülen diş eti hastalıklarından biri de diş eti çekilmesidir. Diş eti çekilmesi, dişi çevreleyen kemiği örten diş eti dokusunun çeşitli sebeplerden dolayı konumunun değişerek diş kök yüzeyinin açılmasıdır. Diş eti çekilmesi, estetik ve hassasiyet şikâyetlerine sebep olabilen ve oldukça sık karşılaşılan bir problemdir. Genellikle tedavi edilmeyen diş hastalıklarının ve oluşan diş taşlarının temizlenmemesinden kaynaklanmaktadır. Diş eti çekilmesi tedavi edilmediğinde ilerleyerek sonunda diş kaybına sebep olabilir. Diş eti çekilmesi tedavilerinde koruyucu, idame edici ve/veya cerrahi yöntemler kullanılmaktadır” diye konuştu.
Diş hassasiyetinin (dentin hassasiyeti) de yaygın bir diş problemi olduğunu vurgulayan Dt. Fırat Adin, şunları söyledi:
“Diş hassasiyeti, diş eti çekilmesi ve diş minesi aşınması gibi yaygın problemlerin sonucu olarak zaman içerisinde gelişebilen bir durumdur. Diş hassasiyeti çoğunlukla 20 - 50 yaş arasında görülür. Asitli yiyecek ya da içeceklerin düzenli tüketilmesi dişin minesini aşındırır ve dişlerde hassasiyet oluşmasına neden olur. Bu durumdan şikâyetçi olmamak için asitli yiyecekleri sınırlı sayıda tüketmek gerekir. Diş ve diş eti yapıları kişiler arasında farklılık gösterir. Bu yüzden üreticiler birbirinden farklı diş fırçaları üretirler. Eğer hassas dişleriniz varsa ve sert diş fırçası kullanıyorsanız, dişlerinize zarar verme olasılığınız çok yüksektir. Bu konuda diş hekiminizin tavsiyesine başvurun. Yanlış diş fırçası kullanımının yanı sıra çok sert diş fırçalama da dişlere zarar verir. Bazı kişiler dişlerini daha sert bir şekilde fırçalayarak daha iyi temizlediklerini ya da dişlerinin daha beyaz olacağını zannederler. Oysa bu diş ve diş etlerine zarar vermekten başka bir işe yaramaz. Dişlerini sıkan ya da gıcırdatan kişilerde diş hassasiyetinin görülmesi çok yaygın bir durumdur.”
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.