İstanbul Bilgi Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İlknur Hacısoftaoğlu ve Çocuk Çalışmaları Birimi Koordinatörü Gözde Durmuş, spor alanında yaşanan çocuk hakkı ihlallerine dikkat çekerek bu ihlallere karşı hayata geçirilmesi gereken önlemleri paylaştı
Spor yapmak Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 31. maddesine göre her çocuğun hakkı. Ancak çocuklar spora özgü farklı ihmal ve istismar biçimleriyle de karşılaşabiliyor.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Mükemmeliyet Alanı’nda çalışmalar yürüten BİLGİ Spor Yöneticiliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İlknur Hacısoftaoğlu ve Çocuk Çalışmaları Birimi Koordinatörü Gözde Durmuş, spor alanında çocuğun iyi olma halinin sağlanabilmesi için tüm paydaşların dâhil olduğu bir çocuk koruma sisteminin kurulması gerektiğine dikkat çekti.
Spor alanında çocukların karşı karşıya kaldığı farklı ihmal ve istismar biçimlerine değinen Dr. Öğr. Üyesi İlknur Hacısoftaoğlu, spor alanında ihmalin önlenebilmesi için her şeyden önce çocuğu her türlü zarardan koruyacak güvenlik önlemlerinin eksiksiz bir biçimde alınması gerektiğine dikkat çekti.
Hacısoftaoğlu, ”Maçlar ve antrenmanlar sırasında çocukların kullanması gereken kask veya dizlik gibi güvenlik ekipmanlarının temininden spor salonunda uygun hava sıcaklığının sağlanmasına, tuvaletlerin hijyenine, soyunma odalarında mahremiyetin korunmasına kadar her alanda gerekli önlemler alınarak çocuğun güvenliğini sağlamak yetişkinlerin yükümlülüğü” dedi.
‘Çocukların acı çekmeden spordan keyif alması sağlanmalı’
Sporun çok beden merkezli bir alan olduğunu belirten Hacısoftaoğlu, bu nedenle spora özgü fiziksel istismar biçimleriyle karşılaşılabildiğini söyledi. Hacısoftaoğlu, ”Sporda başarı kazanmanın mottosu olarak ‘acı yoksa kazanmak yok’ anlayışı sıklıkla karşımıza çıkıyor. Oysa çocukların acı çekmeden, spordan keyif alarak bu alana katılabilmelerini sağlayabilmemiz gerekiyor. Çocuğun yaşına uygun olmayan antrenman programlarına dâhil edilerek gelişiminin engellenmesi, oyun sırasında yaralanmasına rağmen oyuna devam ettirilmesi, fiziksel gelişimine uygun olmayan yaşından büyük takımlarda oynatılması, çocuklara antrenman sırasında bir alet fırlatmak veya fiziksel şiddet uygulamak bu istismar biçimine örnek verilebilir” diye konuştu.
‘Antrenör ile çocuk arasındaki mesafe korunmalı’
Sporda çocuklara yönelik duygusal istismara da değinen Hacısoftaoğlu, ”Türkiye’nin spor kültüründe ne yazık ki çocuk ne kadar zorlanırsa o kadar başarılı olur anlayışı çok yaygın. Özellikle antrenörlerde çocuğa bağırmanın, ona kötü davranmanın onun spor alanındaki başarısını artıracağı yaklaşımıyla çok sık karşılaşıyoruz. Tüm bu davranışlar çocuğa karşı bir motivasyon aracı olarak kullanılsa da duygusal istismar anlamına geliyor” dedi.
Bireysel sporlarda antrenör ile çocuk arasında olması gereken mesafenin çoğu zaman kaybolduğunu belirten Hacısoftaoğlu, ”Çocuğun başarısını engelleyecek olsa dahi bir şekilde antrenöre bağlı olma durumu devam edebiliyor. Mutlaka yetişkin ve çocuk arasında olması gereken mesafenin korunması gerekiyor.” dedi.
‘Spora özel davranış kodları belirlenmeli’
Spor alanında çocuklara yönelik cinsel taciz ve istismara karşı alınması gereken önlemleri de paylaşan Hacısoftaoğlu, ”Çocukların özellikle bireysel sporlarda yetişkinle birebir çalışması gerekiyor. Böyle durumlarda çocuğun yetişkinle izole bir ortamda yalnız kalmaması, mutlaka başkaları tarafından da görülebilir ortamlarda çalışması gerekiyor. Sporun beden merkezli oluşu, antrenörün çocukla bedensel temas kurmasını gerektiriyor. Burada davranış kodlarının spora özel olarak düzenlenmesi, tüm yetişkinlerin ve çocuğun bundan haberdar olması çok önemli. Diğer yandan, herhangi bir sorun yaşandığında çocuğun beyanı bizi harekete geçirmeli. Yani beyana bağlı olarak soruşturmayı başlatmalıyız.” dedi.
‘Bütünlüklü kurumsal politikalar yürütülmeli’
Türkiye’de spor alanında çocuk koruma sisteminin kurulabilmesi için bütünlüklü kurumsal politikaların yürütülmesi gerektiğini belirten Hacısoftaoğlu, şöyle konuştu:
”Özellikle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın mutlaka sporda çocuk koruma ilkelerinin yürürlüğe girmesi ve bu alanın çocuklar için güvenli bir alan olarak kurulması için gerekli politikaları hayata geçirmesi gerekiyor. Federasyonlar, federasyonlara bağlı kulüpler, spor okulları, okulların spor takımları, yöneticiler, antrenörler, ebeveynler ve çocuklar bu konuda bilgilendirilmeli; tüm bu aktörlerin fikirleri alınarak politika belgeleri oluşturulmalı. Bu politika belgelerinin nasıl uygulanacağına ilişkin yönergelerin hazırlanarak çocuğa yönelik davranış kodlarının belirlenmesi gerekiyor. Bu yönergelerin uygulanıp uygulanmadığı hem merkezi yapılar tarafından hem de bağımsız denetçiler tarafından denetlenmeli. Uluslararası spor örgütlerinin de mutlaka işin içinde olabileceği bir sistem oluşturulmalı. Bu politikaların sürdürülebilirliği için mutlaka federasyonlar bünyesinde çocuk koruma birimlerinin kurulması gerekli. Bir vaka meydana geldiğinde nasıl bildirimde bulunulabileceği ebeveyn ve çocuk tarafından bilinmeli. Bu vakaların nasıl takip edildiği de denetlenmeli.”
‘Çocukların görüşlerini es geçmemeliyiz’
Sporda çocuk korumaya dair eksiklikler olduğunu görünür kılmadıkça bu alanda yetişkinlerin üzerine düşen sorumlulukların ertelenebildiğini veya kâğıt üzerinde kalabildiğini belirten BİLGİ Çocuk Çalışmaları Birimi Koordinatörü Gözde Durmuş ise şunları söyledi:
”Hem Türkiye’de hem de dünyada çocuk koruma meselesi ile ilgili şöyle bir sorunla karşılaşıyoruz. Genellikle çocuğa yönelik ihmal ve istismar davranışları yaşandıktan sonra müdahale ediyoruz. Oysaki bunlar yaşanmadan önce çocuğun güvenliğini ve iyi olma halini sağlayacak her türlü düzenlemenin yapılması gerekiyor. Bunun için her şeyden önce mevcut algıyı dönüştürmek gerekiyor. Çocukla teması olan herkesin bu konuda bilinçli olması gerekiyor. Spor alanında çocuk karşı karşıya kalabileceği sorunlar ile ilgili bilgilendirilmeli, itirazını dile getirebilmeli ve tüm bu sorunların yaşanmaması için önleyici çalışmalar hayata geçirilmeli. Dolayısıyla hem çocukların bu anlamda güçlenmesi hem de çocuğa temas eden tüm yetişkinlerin bu konuda farkındalık kazanması gerekiyor.
”Spor alanındaki tüm kurumların çocuk koruma alanında ilkeleri, prensipleri ve bağlayıcı belgeleri olması gerekiyor. Sporda etkili bir çocuk koruma sisteminin kurulması için ilgili Bakanlıkların, medyanın, bakımverenlerin ve spor kulüplerinin işbirliği ve etkileşim içerisinde olması çok önemli.
”Çocukların spora katılımını elbette desteklemeliyiz, ancak bunu yaparken de çocuk haklarının korunması geri planda bırakılmamalıdır. Tüm bunları gerçekleştirirken de çocukların, spora dâhil olan çocukların görüşlerini, ihtiyaçlarını es geçmemeli, onları dikkatle dinlemeli ve görüşlerini önemseyerek hareket etmeliyiz.”
Kaynak: (BHA) - Beyaz Haber Ajansı
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.