Trabzon Olgunlaşma Enstitüsü, şehrin tarihi mekanları, yayla evi ve çiçeklerinden oluşan motifleri hasır, kazaziye ve telkari sanatıyla buluşturdu.
Enstitü bünyesindeki Kuyumculuk Teknolojisi Alanı'nda oluşturulan araştırma geliştirme ekibi, yaklaşık 3 yıl önce "Güz Dönümü" ismini verdikleri koleksiyon için çalışmalara başladı.
Gülbahar Hatun Camisi, Ayasofya Camii, Orta Mahalle, Sürmene evi, serender, kale ve yayla çiçeklerinin motiflerine yönelik araştırmalar yapıldı.
Trabzon'u anlatan tarihi mekanların siluetlerinden tablo, çiçeklerden ise çeşitli aksesuarlar hazırlanarak Enstitünün sergi salonunda 8 Mart'ta sanatseverlerin beğenisine sunulacak.
Enstitü müdürü Sibel Karabina, Trabzon'da kuyumculuk alanında telkari, hasır, kazaziye sanatıyla ilgili farklı koleksiyonlar oluşturduklarını belirterek Enstitü bünyesinde 4. koleksiyonu hazırladıklarını söyledi.
Karabina, yaylada yer alan çiçeklerin ve Trabzon'un özelliklerini yansıtan tarihi binaları kuyumculuk sanatıyla birleştirdiklerini dile getirerek "Ortalama 140 parça ürünle birlikte bu koleksiyonumuzu oluşturduk. Yayla evinden çiçeklerine, mantarından çam ağaçlarına kadar modern tasarımlarla kuyumculuğu bir araya getirdik." dedi.
Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenen tema kapsamında Trabzon'da araştırmalar yaparak çalışmalara başladıklarını ifade eden Karabina şunları kaydetti:
"Araştırmalarımız 3 yıl önce başladı. Kuyumculuk atölyemizde 10 usta öğreticimiz bu çalışmada görev aldı. Ayrıca tasarım ekibimiz de çalışmalara destek verdi. İlk olarak araştırma geliştirme ekibinin araştırma sonuçlarına göre hangi objeleri takıya dönüştüreceğimize karar verdik."
- Şehrin özellikleri sergide ortaya çıktı
Karabina, farklı bir koleksiyon oluşturduklarını vurgulayarak "Trabzon'un kendi özelliklerini ortaya çıkarmayı düşündük. Yayla kültürünü ve çiçeklerini takıya taşıdık. Çünkü Trabzon'un yaylalarına baktığımız zaman çok geniş bir bitki örtüsü var. Daha çok ön plana çıkan manişak, vargit ve yıldız gibi çiçekleri konu aldık. Çam ağaçları, yayla evleri ve mantara da yer vererek koleksiyonumuzu tamamladık. Bunları yüzük, kolye, küpe, broş ve tespih gibi aksesuarlara taşıdık." dedi.
Daha önce kuyumculukla ilgili çeşitli sergiler açtıklarını anlatan Karabina, "Telkari sanatı ile özellikle Trabzon'un siluetlerine hayat verdik. Kale, cephanelik, Gülbahar Hatun Camisi, Ayasofya Camisi, Sürmene evi, serender, ahşap kapıları ve Orta Mahalle evlerinin siluetlerini yaptık." diye konuştu.
Sergilenecek 140 eserin 100'ünün tasarım tescil başvurularının yapılarak kabul edildiğini aktaran Karabina şöyle devam etti:
"Buradaki amacımız Trabzon'a ait olan değerlerin genç nesillere aktarılabilmesi. Trabzon yaylalarına ait olan bu değerler artık kadınlarımızı süsleyen aksesuarlar olarak onlarla buluşacak. Gençlerimizin kendi milli değerleriyle beraber oluşturabileceği bir takı koleksiyonu oluşturmayı hedefledik. Sergimiz mart sonuna kadar açık kalacak, beğenilen ürünlerimizi de satışa sunacağız."
Kuyumculuk Teknolojisi Öğretmeni Sevil Şahin de Trabzon'da yayla göçleri temalı çalışmayı hazırladıklarını aktardı.
Ürünlerin uzun araştırma ve doneler sonucunda ortaya çıktığını vurgulayan Şahin, "Bu takı koleksiyonumuz da modern, çağdaş, metal ve yöre tekniklerimizi kullandık. Trabzon hasırımız, telkari ve kazaziye bu teknikleri tasarımlarımızda yaşatmaya çalışıyoruz. Temamızın içinde Trabzon yaşam kültürü, coğrafi konumu, yaşam kültürü, folklorik sanatlarını ve endemik bitki örtüsünü işledik." ifadesini kullandı.
- Kanarya otu çiçeği özel çalışıldı
Şahin, yayla çiçeklerinin her birinin farklı hikayesi olduğunu aktararak "Çalışmalarımız sonucu adını 'Güz Dönümü' koyduğumuz bir koleksiyon ortaya çıktı. Özellikle Arsin ilçesinde endemik bitkiler arasında yer alan kanarya otu çiçeğini de özel olarak çalışarak broş ve takılar yaptık. Trabzon yaylasındaki evleri çalıştık, hayvancılıkta yoğurt ve peynir yapılan yayıkları çalıştık, bunlarda da telkari tekniklerini kullanarak yaptık." diye konuştu.
Tema çalışmasının tasarım sürecini oluşturarak eksiz çalışmaları ve vektörel çizimlerini hazırladıklarını dile getiren Şahin şunları söyledi:
"Ürünleri işlemeye başladık. Ürünleri hazırlarken delme ve kesme gibi işlemler yaparak kaynakla birleştirdik. Telkariyle bezedik, kazazla süsledik, hasırımızla tamamladık. Bu teknikleri tek kullandığımız da oldu, hepsini tek bir ürün içinde kullandığımız da oldu. Ortaya çıkan ürünlerimiz artık kadınların yakalarını, bileklerini, boynunu, parmaklarını ve kulaklarını süsleyecek. Her çalışma kendi içerisinde bir zaman dilimine ihtiyaç duyuyor. Biz bunları tek tek 'Neresinde ne var, nasıl durur, bu taşın rengi buna uygun mudur?' hepsini ince ince düşünerek bir araya getirdik."
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.