Rize
16 Kasım, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    32.44
  • EURO
    34.96
  • ALTIN
    2394.8
  • BIST
    10065.4
  • BTC
    69315.19$

Ukrayna: Afganistan olur mu?

Ukrayna: Afganistan olur mu?
İRAM dış politika uzmanı Rahimullah Farzam, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın eski Sovyetlerin Afganistan işgaliyle benzerlikleri ve farklılıklarını AA Analiz için kaleme aldı.

Son günlerde Rusya’nın Ukrayna işgali birçok yönden eski Sovyetler Birliği’nin Afganistan işgaline benzetilerek Ukrayna’nın Rusya için "yeni bir Afganistan" olup olmayacağı tartışılıyor. Bu görüşe göre ABD ve Batı, Rusya’yı Ukrayna’da tıpkı eski Sovyetler Birliği’nin Afganistan’da olduğu gibi uzun yıllara yayılan yıpratıcı bir savaşa sürüklemek istiyor. Bu görüşü savunanlar Putin Rusyası’nın tıpkı Sovyet Rusyası gibi Batı’nın bu tuzağına düşerek büyük bir stratejik hata yaptığını öne sürüyor.

Rusya bugün eski Sovyetler kadar yalnız değil

Rusya’nın Ukrayna işgali birçok yönden eski Sovyetler Birliği'nin Afganistan işgalini andırıyor. Tıpkı 1979’daki Sovyetler Birliği’nin Afganistan işgali sonrasında olduğu gibi Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonrasında dünya yeni bir kamplaşmaya sahne oldu. 1980’de BM Genel Kurulu, Sovyet işgalini kınamıştı. 2 Mart’ta yapılan oylamada Rusya’nın Ukrayna işgali kınandı ama iki olay arasında belirgin fark var. O dönemde 104 üye işgali kınamış, 18 sosyalist ülke işgali desteklemiş ve 12 ülke de çekimser kalmıştı. Bir bakıma Sovyetler Birliği o dönemde Varşova Paktı üyeleri haricinde yalnızlaştırılmış durumdaydı. Oysa 2 Mart’taki oylamada 35 ülke çekimser kalarak taraf olmamayı tercih etti. Çekimser kalan ülkeler ekonomik ve siyasi gücü itibarıyla önemli ülkeler. Bu ülkeler arasında Çin, Pakistan ve Hindistan gibi ülkeler var. Bu ülkelerin nüfusu düşünüldüğünde dünya nüfusunun yarısını temsil ettikleri görülüyor. 1980’de Sovyetler Birliği’ni kınayan ve Mücahitlere yardım sağlayan Çin ve Pakistan’ın bugünün dünyasında Rusya’ya cephe almaması, hatta uzun yıllardır belki de ilk kez Hindistan ile Pakistan’ın aynı tarafta yer alması oldukça dikkati çekici. Bu durum, bugün Rusya’nın eski Sovyetler kadar “yalnız” olmadığı şeklinde yorumlanabilir.

Müzakerelerden sonuç alınmaması durumunda savaşın kaderini şehir savaşları veya askeri terimle meskun mahal muharebeleri belirleyecek.

Benzer yaptırımlar

Bazıları bu olayı Avrasya’da yeni dengelerin oluşmasıyla açıklıyor. 1980’de Moskova Olimpiyatları'na yapılan boykota benzer biçimde günümüzde Rus sporculara, sanatçılara ve iş insanlarına dönük yaptırımlar uygulanıyor. Boykot nedeniyle Moskova Olimpiyatları, olimpiyat tarihinin en sönük oyunları olarak anılıyor. Rus kayıplarının abartılması konusunda da her iki olay birbirine benziyor. Batı medyası Sovyetlerin Afganistan’daki askeri kayıplarını abartmaktaydı ve işgalin ilk ayında 10 bin Sovyet askeri öldüğünü iddia etmekteydi. Yıllar sonra açılan belgeler bu sayıların oldukça abartılı olduğunu gösterdi. Bugün de savaşın ilk ayı dolmadan 14 bin Rus askerinin öldüğü, Rusların 500 tank, 500 zırhlı araç 90 uçak kaybettikleri hatta Rus ordusunun yüzde 15’nin yok edildiği iddia edilebilmekte. Rus tarafının bilgi verme konusundaki ketum tavrı da Ukrayna tarafının bu açıklamalarının teyit edilmesini imkansızlaştırıyor.

Eski Sovyet yönetimi Afganistan Savaşı'nı Rus halkına anlatmakta zorlanırken Putin bu bölgelerde milliyetçi tezlerle Ukrayna Savaşı'na destek toplayabiliyor.

Eski Sovyetler Birliği'nin Afganistan işgali sonrasında Batı tarafından yoğun bir şekilde silah ve cephane desteği sağlanan Afgan Mücahitlerinin yerini, günümüzde Ukrayna güçleri ve yarı resmi silahlı birlikleri almış durumda. Batı'nın geçmişte Mücahitleri sadece olumlu yönleriyle kamuoyuna yansıtması gibi Ukraynalı liderleri de “kahramanlaştırdığı” görülüyor. Ancak Afgan Mücahit liderleri savaş deneyimi olan kişilerdi. Ukrayna’nın benzer bir direnişçi kuşak ortaya çıkarıp çıkaramayacağını zaman gösterecek.

Rusya’daki siyasal denklemde yüzde 10’luk liberal kesim hariç Ukrayna Savaşı ezici bir çoğunluk tarafından destekliyor.

1979-1989 yıllarında ABD ve Batı’nın Sovyet güçleriyle çarpışan Mücahitlere sağladığı silah ve cephanenin merkez üssü olmanın yanı sıra savaşın hemen ardından Afganistan’dan gelen ilk mültecilere kapsını açan Pakistan’ın rolünü ise Polonya’nın ne ölçüde üsteleneceği merak konusu. Polonya sadece sığınmacı kabul etmekle mi yetinecek, yoksa Pakistan gibi silahlı direnişi destekleyen bir pozisyon mu alacak, henüz bilinmiyor.

En önemli fark: Coğrafya

Ukrayna’nın Rusya açısından yeni bir Afganistan olup olmayacağı konusunda asıl bakılması gereken unsurlar benzerliklerden ziyade iki işgal arasındaki farklılıklardır. Öncelikle iki ülke arasındaki en önemli farklardan biri coğrafi özelliktir. Oldukça dağlık ve engebeli bir arazi yapısına sahip Afganistan, büyük oranda düzlüklerden oluşan Ukrayna’dan coğrafi özellikleri itibarıyla çok farklı bir ülke. Afganistan’ın bu zorlu arazi yapısı Sovyetler Birliği'ne karşı savaşın gidişatında belirleyici faktörlerden biri olmuştu.

Batı medyasındaki savaşın Putin’e dönük muhalefeti güçlendirdiği iddiaları gerçeği yansıtmıyor.

Afganistan’ın zorlu arazisi bir taraftan Sovyet ordusunun hareket kabiliyetini sınırlarken diğer taraftan da Mücahit savaşçılara önemli avantajlar sağlamıştı. Büyük oranda vur-kaç taktiğiyle savaşan Mücahitler gerektiğinde Sovyet saldırısından korunmak veya belli bir süre saklanmak için dağlara çekilebiliyordu. Bu avantajın farkında olan Mücahitler şehir savaşlarına yanaşmamış ve Sovyet güçleriyle kırsal ve dağlık alanlarda çarpışmışlardı. Şehir savaşının nerdeyse hiç yaşanmadığı Afganistan’da Sovyet karşıtı mücadelenin uzun yıllara yayılarak yıpratıcı bir savaşa dönüşmesinden Afganistan’ın zorlu arazi yapısı önemli bir faktör olmuştur. Buna karşın düz bir arazinin yanı sıra Afganistan’a nazaran gelişmiş otoyollara sahip Ukrayna’da savaş, daha birinci ayını doldurmadan şehir kapılarına dayanmıştı. Çatışmaların durdurulması için yürütülen müzakerelerden sonuç alınmaması durumunda savaşın kaderini şehir savaşları veya askeri terimle meskun mahal muharebeleri belirleyecektir.

Tarihi ve kültürel bağlar

Bir diğer önemli fark da Rus halkıyla Ukrayna halkı arasındaki tarihsel bağ ve kültürel yakınlığın Afgan halkı ile Rus halkı arasında bulunmamasıdır. Afganistan’da Sovyet işgali yaklaşık yüzde 10’a denk gelen şehirli kesim dışında destek görmemiştir. Buna karşın Ukrayna’da halkın yaklaşık yüzde 20’si etnik olarak Rus kökenlidir. Her ne kadar Ukrayna’daki Rus azınlığın Rusya’yı kesin olarak desteklediğini iddia etmek doğru değilse de iki ülke ve halklar arasındaki tarihsel bağ ve kültürel ve dini yakınlık fark yaratan bir unsurdur. Örneğin, Afganistan Savaşı Rusya kamuoyunda her zaman meşruiyeti sorgulanan ve eleştirilen bir konu olurken Ukrayna Savaşı için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Odessa, Sivastopol ve Donbas gibi bölgeler Ruslar açısından tarihsel bir miras niteliği taşımaktadır. Eski Sovyet yönetimi Afganistan Savaşı'nı Rus halkına anlatmakta zorlanırken Putin, bu bölgelerin eskiden Rusya’nın bir parçası yönündeki milliyetçi tezlerle Ukrayna savaşına destek toplayabilmektedir.

Putin’in Ukrayna saldırısına meşruiyet kazandırmak için ortaya attığı bir diğer temel argüman olan; Ukrayna’daki Neonazilerin Rus azınlıklara zulmettiği iddiası, ilk kez Rusya’nın en büyük ikinci partisi olan Rusya Komünist Partisi tarafından dillendirilmiştir. Donetsk ve Luhansk bölgelerini ilk kez bağımsız cumhuriyetler olarak ilan eden yine bu partidir. Nitekim iktidardaki partinin yanı sıra Ukrayna Savaşı'na en çok destek veren parti Rusya Komünist Partisi olmuştur.[1] Yine Rus siyasetinde ağrılığı bulunan Vladimir Jirinovski gibi aşırı milliyetçi liderler de savaşı desteklemektedir. Rusya’daki siyasal denklemde yüzde 10’luk liberal kesim hariç, Ukrayna Savaşı ezici bir çoğunluk tarafından destekleniyor. Bu bakımdan Batı medyasındaki savaşın Putin’e dönük muhalefeti güçlendirdiği iddiaları gerçeği yansıtmıyor.

Son olarak Ukrayna Savaşı'nı Sovyetler Birliği’nin Afganistan Savaşı'ndan ayıran en önemli farklardan biri de mevcut dünya düzeninin 1980’lerdeki iki kutuplu dünya sistemine göre çok daha farklı olmasıdır. Birbirinden tamamen izole iki kutuplu dünya sisteminin aksine günümüzde devletlerin pek çok açıdan birbirine bağımlı olduğu iç içe geçmiş bir dünya düzeni söz konusudur. 1980’lerdeki Sovyetler Birliği’nin dünya ekonomisindeki payı yaklaşık yüzde 10 civarındaydı. Varşova Paktı ülkeleri dahil edildiğinde bu rakam yaklaşım 15-10 civarına denk gelmekteydi. Ancak Sovyetler Birliği ihracat-ithalat yapmayan kapalı bir ekonomiye sahip olduğu için karşılıklı bağımlılık bugün olduğu kadar derin değildi. Günümüzde Rusya’nın dünya ekonomisindeki payı yaklaşık yüzde 2 civarında olmasına rağmen enerji ve gıda yönünden birçok Batı ülkesi Rusya’ya bağımlı durumda. Dolayısıyla Ukrayna’da 10 yıl sürecek savaşın dünya ekonomisi açısından ciddi sonuçları olacaktır. Ayrıca Ukrayna hem coğrafi konumu hem dünya tarım üretimindeki yeri itibarıyla Batı açısından Afganistan gibi kolayca gözden çıkarılabilecek bir ülke değil. Ukrayna’da uzun yıllara yayılan bir istikrarsızlığın sonuçları Avrupalı ülkeleri doğrudan etkileyecektir. Bu hususlar ışığında Avrupa’nın göbeğinde yer alan Ukrayna’da Afganistan’da olduğu gibi uzun yıllara dayan yıpratıcı bir savaş öngörmek pek olası değil.

[1] https://www.peoplesworld.org/article/russian-communist-leader-the-west-is-backing-fascists-and-using-ukraine/

[Rahimullah Farzam, İRAM dış politika uzmanı]

* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!