DAĞ DAĞA KÜSMESİN, DAĞIN HABERİ OLSUN
02 Temmuz 2024, Salı 01:30Hafta sonu dışarda kahvaltı yapma konusunda uzun uzadıya yazmak mümkün. Sadece bir cümleyi vurgulayıp asıl üzerinde duracağım konuya geleceğim.
Gerçi fiyatları aldı başını gidiyor ama hafta sonunda dışarda kahvaltı kent yaşamının haftalık ödülü, özellikle evin kadını için… Arada benimde katıldığım hafta sonu kahvaltıları oluyor, daha çok iş – dernek vs gruplarımla. Her seferinde ısrafa gözüm takılıyor, söyleniyorum.
Bu kez gittiğimiz mekanda serpme cümbüşü yok, yiyebileceğin kadar sipariş veriyorsunuz. Mekan tamama yakın dolu. Belki daha fazlası var, fark etmemiş olabilirim; göz alanımda tanıdık iki masa daha var mekanda. Onlarında birbirlerini tanıdıklarını biliyorum.
Daha yakınımızda oturan ailenin büyüğü masamıza uğradığında "falancılarda burada, konuştunuz mu?" dedim, gayri ihtiyari!
"Biz önce geldik, yanımızdan geçerken görmemezlikten geldi. Ben de üstelemedim!"
"Çok ilginç, aranızda bir sorun mu var, bi durum mu gelişti" dedim.
"Asla, ama bilemediğim bir soğukluk var bir süredir, bunun farkındayım" dedi.
Bu minvalde konuşmamız kısa bir süre daha devam etti. Diğer arkadaşımızın masasında tanımadığım kişilerde vardı, ona orada konuyu açamadım
Dostlar,
Bu ve benzeri durumları aslında hepimiz yaşıyoruz. "Dağ dağa küsüyor ama dağın haberi yok!" der eskiler.
Belki de fındık kabuğunu doldurmayacak bir konudur. Muhtemelen de bir yanlış anlaşılmadır. Genelde de hep böyle olur çünkü.
(Özellikle de değer verdiğimiz, geçmişimiz, hukukumuz olmuş biri ise) kırmadan incitmeden hissiyatımızı paylaşsak belki o an hemencecik çözümlenecek bir konu rafa, buzdolabına kaldırılınca mesafeler uzuyor, soğukluk giderek artıyor. Bir müddet sonra "yahu biz neden küs olmuşuz" diyecek duruma gelinebiliyor...
İki tarafta üzgün, iki tarafta mutsuz!
Şahsen benim oldu; bazen benden kaynaklı, bazen dostlarımdan, ders aldım. Artık olabildiğince olmamasına özen gösteriyorum. Fark ettiğimde de en azından konuşmaya, nedenini öğrenmeye çalışıyorum ve orada konu kalıyor. Sürerse bireyi yıpratacağını biliyorum.
Pencereden dostu Mişon’a seslenen Salamon misali!
Demem o ki kişisel olarak yanlış anlaşılır, kırılır vs düşünmeden yıllarca içimde saklamadan, büyütmeden bu konuları dile getirir, konuşmaya gayret ederim. En azından denerim; anlaşılırım veya anlaşılmam. Ama artık içim rahattır, zira konu bellidir.
Bugün bu konuyu ele almama neden olan iki arkadaşımın soğukluğuna gelince...
Yazımın başında masada konukları vardı, konuşamadığım dediğim arkadaş ben bu satırları daha mekanda iken yazarken masamıza geldi. Hoş beş vs derken konuyu açtım. Mesele ikisinin de iştirak ettiği bir ihalede personellerinin halt yiyip ürettikleri laflar!
Neticede bu laflardan kaynaklı çok düşük karla alınan bir ihalenin yansıması bu soğukluk. Oysa o an konudan rahatsız olan alsa eline telefonu, dese ki "yahu x bey arkadaşım bizim çocuklardan şöyle şöyle duydum, aslı astarı var midir?" konu anında çözülecek. Çünkü, diğerinin de personelinin kendince ettiği laftan haberi yok.
Bu sadece bir örnek. Mesela Türkçe’nin yapısından veya kurduğumuz cümlenden kaynaklı çok yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Cümleyi kuran farkında değilse cümleyi açmasını istemek çok zor olmasa gerek!
Sonuç birbirimizi aramaktan, yüzleşmekten çekinmeyelim. Çözüm sağlasın veya sağlamasın nedenini konuşmaktan kaçınmayalım.
Gerçek çok farklı olabilir.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum