DURUM TESBİTİ -2-
07 Temmuz 2023, Cuma 11:37 Değerli dostlar
Bir önceki yazımın ikinci bölümünden devam etmek isterim.
Bunlara Kur'an anlaşılmalı diye bir sunum yaptığınızda, anlaşılmaması gerektiğine uydurma rivayetlerden binbir çeşit delil sunarlar. "Yanlış anlamak için tetikte bekleyene doğruyu anlatamazsın ki." Bunlar Kur'anı anlamadan okuyalım derken, kendi hocalarının kitabını okuyup açıklarlar.
Bir tecrübemi daha paylaşmak isterim. Cami cemaatinin büyük bir kısmını satın almışlar. Onlara Kur'anı anlatmak mümkün olmuyor. Ama camiye çok sık gitmeyen eli kalem defter tutmuş insanlarımıza kolay ulaşamamışlar. Özellikle İlahiyatçı olmayan okumuşlar çok iyi anlıyorlar. Çünkü din baronları onlardan ümidini kestiği için onların elinden kurtulmuş olmalılar.
Bu yapılardan her hangi birine ülkeyi altı ay teslim ettiğinizi düşünün. Bunların fıkhıyla Talibanın fıkhı arasında bir fark yok ki.
En bilinen bir fıkıh kuralını hatırlayalım: "Namaz kılmayanı" ne yapacaklarını biliyormusunuz? Evet namaz kılmayanın cezasının ölüm olduğuna inanıyorlar. Bunlar iktidar olduklarında bu fıkhı uygulayacaklar, düşünebiliyormusunuz?
Türkiye'de düşünen, kalem oynatan müslüman aydınlara şaşıyorum. Bu konularda halkı, idareyi nasıl uyarmazlar? Lütfen, masayı, kasayı, nisayı tanrılar edinmeyelim. Dünyamıza ve ahiretimize kıymayalım. İlahiyatlarda işi bilen çok alim olduğunu düşünüyorum. Ama risk almıyorlar. Çünkü bu dini yapılar çok güçlü ve hemen harcıyorlar insanları. Bunların lobileri o kadar güçlü ki, inanın yarım saatte Diyanet İşleri Başkanını görevden alıp, diğer yarım saatte de yenisini atarlar. Bunlar devlet imkanlarını kanunlara uygun kibarca kullanırlar. Hani bir aydınımız diyordu ya: "Kanuna uygun ama helal değil" işte bu cinsten.
Kur'an bilmeyen bu adamların şeyhlerine bir laf edin de görün. Bir görün nasıl çirkinleştiklerini ve çılgına döndüklerini. Hakaretin, onursuzluğun, itibar cellatlığının, ahlakın nasıl dibe vurduğunu göreceksiniz. Bunların şeyhleri bir akşam Hz. Ali ile çay kahve içer, sonra kalkarken Allah'a bir selam verip evlerine dönerler. Ertesi akşam Resulüllah'a gidip yazdıkları kitapları onaylatırlar. Evet evet buna çok yakın ifadeler söylüyorlar. Bir insan Kur'anın indiği tarihten 1400 yıl sonra gelip size diyor ki, Kur'an beni işaret ediyor, beni gösteriyor. Bir tarih Bakırköy akıl hastanesi baş hekimi demişti ki, "hastanede birkaç tane Allah, çok sayıda da Peygamber var." Böyle inananların yeri hastane olmalı elbette. Allah şifalar versin. Sosyal medyayı iyi kullananlar bu bilgilere üstelik kendi ifadelerinden çok kolay ulaşabilirler. İşte buna birilerine tapınma diyoruz. İşte bu şirktir diyoruz. İşte Hz. Peygamber gelmeden önceki dindarlık böyleydi ve bu din bunu kaldırdı diyerek uyarıyoruz. Üstelik bütün riskleri alarak bunları söylüyoruz. Ne yapalım, uyarmayalım mı, susalım mı, kafayı kuma mı gömelim? Bu din bize uyarma görevini vermiyor mu?
Bunun bir vebali yok mudur?
Selam vahye tabi olanlara olsun.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum