GÜVEN, AHLAK, HOŞGÖRÜ
30 Mayıs 2023, Salı 21:38Değerli dostlar,
Herkesi bu ülkedeki güven, ahlak ve hoşgörü konusunda bir düşünmeye davet ediyorum. Hani o "sözün demir kertiği" gibi olduğu, "sözün namus olduğu" zamanlar vardı. Ne güzel zamanlardı o zamanlar. Eskilerin sözleri senet idi. Şimdilerde ödenmemiş senetler, çekler, kredi kartı borçları,15 milyonu geçmiş icra dosyaları, kağıt kürekler ortalığa saçılmış durumda. Kimsenin kimseye güven ve itimadı kalmamış durumda. Eskiden ihtiyacı olan komşudan ödünç para alırdı. Ancak çoğu zaman vakti gelmeden getirir borcunu öderdi. Nerde kaldı o günler. Bugün bir borç verin de görün olacakları.
Bugün ülkede güven, ahlak ve hoşgörü kavramlarının yoksunluğunu ve hatta çürümüşlüğünü yaşıyoruz. Eğer bir toplumda adam kayırma, iltimas, torpil, rüşvet gibi kavramlar varsa, orada ahlaksızlık var demektir. Ahlaksızlık ise şifa bulmaz illettir. Çünkü maddi unsurları tamir etmek kolaydır. Manevi değerlerinizin tamiri ise çok emek ister çok. Yeni bir seçim geçirdik. Aman Allah'ım! Aynı davayı savunan arkadaşların seçim sürecinde birbirlerine yaptıkları ayak oyunlarına muttali olduğunuz oldumu bilmiyorum.
Aynı parti içindeki millet vekillerinin birbirlerinin ipini çekmek konusunda ortaya koydukları mesaiye varıncaya kadar bir dizi çürümüşlükle yüzyüzeyiz. Aşağıya indikçe işe adam alımlarında, atamalarda, ihaleye fesat karışımında, adam kayırmada görülen üsülsüzlükler mütedeyyin insanların umudunu kırmaktadır. Artık ehliyet ve liyakattan bahseden olmuyor. Ehliyet ve liyakat deyip geçmeyin. Ehliyet veliyakatı olmayan bir insanın doktorluk yaptığını düşünün, ehliyet ve liyakatı olmayan bir insanın araba sürdüğünü düşünün, ehliyet ve liyakatı olmayan bir insanın hocalık yaptığını, hakimlik, savcılık, valilik, kaymakamlık, müdürlük, genel müdürlük yaptığını düşünün.
Diyeceksiniz ki, sadece devleti yöneten ya da yönetmeye talip olanlar mı böyle? Elbette hayır. Çürümüşlük en dindarından en sekülerine varıncaya kadar büyük bir çoğunlukla ülkemiz insanını sarmış durumda. Yani bizim coğrafyada en dindarı da bağnaz, en seküleri de. Hz. Peygamberden rivayet edilen bir hadis'i şerifte şöyle buyrulur:"Siz nasılsanız, öyle idare olunursunuz" Sebep sonuç ilişkisi. Bizler düzelmeden kimse düzelmeyecek. Doğan Cüceloğlu'nun bir değerlendirmesi vardır, der ki; "Amerikada okumuş yazmış bir Amerikalı oda arkadaşınızla, etnik kimliğiniz ne olursa olsun anlaşabilir, güvenebilir, yaşayabilirsiniz. Netice de eğitimli bir insandır. Ancak bir Amerikan köylüsüne asla güvenemezsiniz. Bizim ülkede bu tam tersi bir durumdadır. Bizde Anadolu köylüsü, okumuş insanlarımızdan daha erdemli, daha hoşgörülü ve ahlaklıdır." Der. Katılır mısınız bilmiyorum. Ancak bana çok ilginç geldi. Bizim insanımız ne çektiyse okumuşlardan çekti. Ne gariptir ki, tek partı döneminde çekilen sıkıntılar okumuşlardan geldi. 27 mayıs'ı okumuş insanlarımız yaptı, 12 mart muhtırasını okumuş insanlarımız yaptı, 12 eylül darbesini okumuş insanlarımız yaptı, 28 şubat'ı okumuşlarımız yaptı ve 15 temmuz'u da okumuşlar yapmıştır. İşte bizim eğitim sistemi maceramız.
Selam ediyorum.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.
Facebook Yorum