HİCRET
02 Ağustos 2022, Salı 00:06Hz. Muhammed (s) 610 yılında İslam Peygamberi olmuştur. Hz. Rasul ve inananları hakikat davası için en güzel örnekliği ortaya koydular. Allah Rasulüne ve Kur'an davasına emek veren dün ve bugün herkese minnettarız. Bu davayı istismar eden şirk ve bid'at ehliyle de dost değiliz. Bu yüzdendir ki; onlarda bize, Ebu Cehilin Allah Rasulüne yakıştırdığını yakıştırıyorlar. Hamdolsun ...
Müşriklerin inanılmaz baskıları sonucu bi'setin önce 5. sonra 7. yıllarında olmak üzere iki kez Habeşistana hicret edildi. Ancak bu hicretler derde deva olmadı. Daha sonra 622 yılında, artık dayanılmaz hale gelen Müslümanların Mekke hayatı, Medineye hicretle sonuçlandı. Daha sonraki yıllarda Medineye hicret müslümanların takvim yılı (hicrî) olarak belirlendi. İşte bu günlerde bu kutlu yürüyüşün 1444. yılını idrak ediyoruz. Kuşkusuz hicret İslam tarihinin en büyük olayıdır. Hicret, imkanların tükendiği yerden imkanların üretileceği yere doğru bir arayıştır. Hicret bir sığınıştır; küfürden imana, şirkten tevhide, Şeytan’dan Rahman’a, günahtan sevaba, şehvetten muhabbete...
Sevr dağının tepesine çıktıktan sonra, artık telaş etmemektir. Çünkü elden gelen yapılmıştır. Elden gelen yapıldıysa, Allah'ın yardımı çok yakındır.Telaş eden olursa, "Üçüncüsü Allah olan iki kişiye kim ne yapabilir ki?" diyerek, dünyaya meydan okumaktır. El-mü'min olana mü'min olmaktır. Hicret bütün zamanların en onurlu eylemidir. Hicret, dava için ortaya konulan destana kumları, dağları ve yanmış taşları şahit tutmaktır. Hicret bedel ödemenin tarihini yazmaktır. Hicret, din adına bütün sahteliklerin ipliğini pazara çıkarmaktır. Hicret, yüreği yetmektir. Hicret, bütün Peygamberlerin Allah davası için ortaya koydukları sünnetin izini sürmektir. Hicret kimin yüreğinin ne işe yaradığını ortaya çıkarmaktır. Hicret dinin bedel karşılığı değil değer odaklı olduğunun idrakine varmaktır. Hicret, cennete giden yolun insanların arasından geçtiğini dağa taşa yazmaktır. Hicret, elini taşın altına koymanın bile yetmeyeceği zamanların yaşandığını ve bütün bir bedeni feda etmeyi gözüne kestirmektir.
Hicret, ilahi bir kredi olan akıl, himmet ve insani gayretin Allah için devreye sokulmasıdır. Hicret insanlığın değişmez değerleri olan İslam ve Kur'anın bize de nazil olması için bir seferberlik ilanıdır. Hicret Ademden bu güne devam eden kutlu yürüyüşe dahil olduğunun itirafıdır. Hicret, Mekkesi korku, Medinesi umut olandır. Umudun olduğu yerde hicret, hicretin olduğu yerde umut var demektir.
Hicret, Bedeviyetten medeniyete yürüyüştür. Medine medeniyetin doğduğu yerdir. Ya bizim Medinelerimiz neyi temsil ediyor bugün. Bugün metropollerde, rezidanslarda yaşayan, kendisini müslüman olarak tanımlayan, babası ölünce hafızı çağıran, Kur'anın anlaşılması şeklindeki farzla ilgilenmeyen ama islama inanan, kapitalizmi gündelik hayatının odağı yapan, Hz. Rasulün adını duyunca salavat çeken, Allah, Kur'an, Ahiret, hesap yokmuş gibi yaşayan zat'ı muhteremlerin bedevî mi, medenî mî olduğu yargısını okuyucunun takdirine bırakalım.
Hicret bir sığınıştır; küfürden imana, şirkten tevhide, Şeytan’dan Rahman’a, günahtan sevaba, şehvetten muhabbete, bilinçaltından bilinçüstüne. Hicret Allah Rasulüyle birlikte Celâl’den Cemâl’e ve nihayet Allah’a bir ‘seyr-i sülû»k’tür.
Hayat bir hicret değilmidir? Topraktan gelip toprağa dönen ve sonunda toprağı da aşan ve ötelere doğru bir hicret. Anne ve baba topraktan beslenir, sonra her ikisinden bir Medine oluşur, annenin rahmi Medine ve Ensar, babadan gelen spermler Muhacir. Alemdeki bütün rahimler medeniyet üretme yarışında değilmidirler? Doğum bir hicret değil midir? Doğumdan ölüme kadar süren hayat yolculuğu, inişleriyle, çıkışlarıyla bir hicret değil midir? Ölümden sonraki yolculuk bütün boyutlarıyla bir hicret değil midir? Kim bilir belki Cennette bir Medinedir. Orada resuller Ensar, Ümmetler Mühacir. Cehennem ise, Medineden sürülen yahudileşen hayatların varacağı mahrumiyet durağı. Aman Allahım, sen bize mukayyet ol. Nitekim hicret sırat üzerinde yapılmıyor mu?Sen ey yolcu! Vazifeni müdrik misin? Biz muhacir olursak, Allah bize her Medine'de Ensarlar var edecektir, sakın kuşkunuz olmasın.
Hayata, yola, yolcuya, Muhacire, Ensara, Mekke'ye, Medine'ye selam olsun!
Biz ey zamane! Allah Resulünün takvimini bile koruyamadık. Takvimi elinden alınmış müslümanlarız. Biz hangi yılbaşının cemaatiyiz? Biz, hangi yılbaşının heyecanını yaşıyoruz? Yasin sattık, tebareke sattık, ayete'l-Kürsi sattık, kelimei tevhid sattık, hatim sattık, terliki şerif, kefeni şerif, sidiki şerif sattık da Hz. Rasul'ün hicretinide mi sattık? Hicri takvim mü'minin ajandasıdır. O ajandada Muharrem, Recep, Şaban, Ramazan, Kadir, Zilhicce, Kabe, Arafat...hicret yazıyordu. Şimdiki ajandamızda da; ocak şubat, mart, nisan, mayıs...yazıyor. Takvim kişiliktir, elimizden aldılar. Ajandamız yokki Hicreti bilelim.
Tevbe et Kur'ana dön kardeşim.
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.
Yorumlar
OSMAN
02-08-2022 22:12ZAVENDEKLİ MUSTAFA HOCADAN SONRA RİZEDE YETİŞEN EN DEĞERLİ HOCA ALLAHIN KELAMIYLA TEBLİĞ GÖREVİNİ YAPIYOR MAŞALLAH
Mehmet
02-08-2022 07:23İsmail toprak facebook'u kapattı mı yoksa ben mi engelliyim? Aynı düşünmediğimiz için bizden hicret mi etti.