YILBAŞI

Değerli dostlar
Aslında yılbaşının İsa'nın doğumuyla bir ilgisi yoktur. İsa'nın doğumu (neol): 24 Aralık veya 6 ocaktır. Oradaki kutlama, sadece bir yılbaşı kutlamasıdır.
   Yortu; bayram demektir.
   Paskalya; İsa'nın çarmıha gerildkten sonra 3. günde dirilişinin bayram olarak kutlanması olayı. Mart ayının sonundan Nisan ayının sonuna kadar.
 İsa'dan sonra Pavlus, Hristiyanlığı kuruyor. Bunu şu dört şekilde yapıyor: 
1.  Hz. İsayı aşırı yücelterek. Hz. İsa bir Müslüman idi, Yahudilerin yoldan çıkışı sonucu gönderilmiştir.
2. Dini, kiliseye çevirerek. Bir şekil kurumsallaşma, yeni din icatları buralardan yapılıyor artık. Kilise tanrının rolünde diyebiliriz.
3. İmanı, inayete bağlayarak; (iman tanrının verdiği bir şeydir.)
4. Mucizeyi İmanın ortasına yerleştiriyor. (İman, mucize yaratır, mucize iman yaratır şekline dönüştürüldü.
   Pavlus, İsa'yı uygun bir yerde gördüğünü ve bütün bu söylediklerini İsa'nın kendisine söylediğini söylüyordu. KARL MARKS; bu çürümüşlüğü görünce o meşhur sözünü söylemiştir; "Din afyondur." Akıl-iradeden yoksundur.     
Hz. İsa kimin peygamberidir?
Elbette bizim  peygamberimizdir,  onların ilahıdır.                                  
   MÜSLÜMAN, Kitabına ve Peygamberine güvenmelidir.
Müslümanın Kutlayacağı iki bayramı vardır...
Zaman tasavvurumuz, hayat tasavvurunuzu belirler.
Yılbaşını günahla kutlamak bir mümine yakışmaz. İyi de ne zorun var... içimizden biri öldüğünde, yas tutuyoruz, ömrümüzden bir yıl daha geçip kabire biraz daha yaklaşınca, kutlama yapıyoruz.
Bugün bir müslüman dünyadaki bu kutlama furyasının bir kapitalist proje olduğunu unutmamalıdır.
Kapitalizm, devamlı bayram üretir...
Çılgın tüketimin hep arkasındadır."...
Kapitalizmin can damarları; faiz ve İsraftır.
Kapitalizm dünyanın başına gelmiş en kötü şeydir.
Kapitalizm insanlığın emeğini tüketen bir ahtapottur.
Kapitalizm, insanları zenginlere hizmet eden tüketim robotlarına dönüştürür.
Kiler deliğine girseler gireceksiniz..." Bu ne aşağılayıcı, ne menem iştir. Sömürü düzeninin hammalı olmak....
"Ey iman edenler! Sizden olmayanları sırdaş edinmeyin, onlar size kötülük yapmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların ağızlarından nefret taşmaktadır; kalplerinin gizlediği ise daha büyüktür. Gerçekten size delilleri açıklamışızdır, eğer düşünüyorsanız! "Al-i İmran,118
- Körü körüne izleme...
‐ Hz. İsa'nın şam'a ineceği bir hristiyan imanıdır. 
- Kiliselerdeki ilahiler camiye nasıl girdi?
- Aziz, Evliya nasıl oldu?
- İbadetlerde kıyafet şartı yoktu, onlardan bize geçti.
- Mağluplar galipleri taklid ederler der. (İbn-i Haldun)
- Hiç kimse gölgeyi hesaba katmaz. Kimsenin gölgesi olmamalıyız.
‐ Bunları bir virüs gibi islamın içine kimler sokmuştur?
Taklit, önce yeme, içme, giyim kuşam gibi basit şeylerle başlar, 
Sonra tavra yansır, sonra tabiata, sonra onlar gibi düşünmeye, onlar gibi davranmaya başlar Taklitçi. Ve artık "kalpleri birbirine benzer."
Karga bülbülü taklit edeyim derken ötmeyi unutmuş.
• Bizde iki çeşit taklit vardır:
1 - Ataları  taklit.        
2 - Batıyı   taklit.
  Birincisini ulemamız,  ikincisini aydınlarımız yapmıştır.
Dünkü cahiliyye bugünkü cahiliyyeden daha şerefli; onlar atalarını,   
bugünküler düşmanlarını taklit ettiler.
 Hz. Peyg. Ümmetini onlara benzeme noktasında devamlı uyarmıştır. 
Yahu bir müslüman olarak sizin:
• Tavrınız olsun
• Tarzınız olsun    
• Çizginiz olsun
• Farkınız olsun
• Sınırlaınız olsun.
• Prensipleriniz...Hasılı herşeyiniz size has olsun.
Aslında konu bir kimlik ve kişilik mevzuudur. Gelecek yazıda bu konuyu yazacağım inşallah!
Selam ederim.